kirlenme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- fouling
- getting dirty, pollution
- becoming dirty
- staining
- pollution
Recycling reduces pollution and waste.
- Geri dönüşüm kirlenmeyi ve atığı azaltır.
Environmental pollution is causing abnormal weather conditions.
- Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.
- contamination
Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
- Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.
- kirlenmek
- become dirty
- kirlenmek
- be polluted
- kirlenmek
- get dirty
Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
- kir
- dirt
I found the river dirty.
- Ben nehri kirli buldum.
Dirty house, dirty floor.
- Kirli ev, kirli zemin.
- kirlenme kontrolü
- pollution control
- kirlenme alanı
- (Çevre) contamination area
- kirlenme azaltıcı tedbir
- (Çevre) contamination avoidance
- kirlenme azaltılması
- (Çevre) pollution abatement
- kirlenme dengeleri
- (Ticaret) pollution trade-offs
- kirlenme giderici sprey
- (Çevre) operator’s spraydown
- kirlenme kontrol donanımı
- pollution control equipment
- kirlenme kontrol endüstrisi
- pollution control industry
- kirlenme tehlikesi klozu
- (Sigorta) pollution hazard clause
- kirlenme tespiti incelemesi
- (Çevre) contamination survey
- kimyasal kirlenme
- (Jeoloji) chemical pollution
- kirlenmek
- soil
- kir
- stain
- kir
- {i} grime
Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
Soap can clean grime.
- Sabun kiri temizleyebilir.
- kir
- impure
- kirlenmek
- {f} dirty
Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
- kir
- dreck
- kir
- (Mekanik) impurity
- kir
- smudge
- kir
- foul
The air in this room is foul.
- Bu odanın havası kirli.
Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı odadaki havayı kirletir.
- kir
- muck
- kirlenmek
- be ravished
- kirlenmek
- ravished
- kirlenmek
- be raped
- kirlenmek
- menstruate
- kirlenmek
- to be ravished
- kirlenmek
- blot
- kir
- filthiness
- kir
- foulness
- kir
- soil
Don't let it get soiled.
- Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
- kir
- {i} scouring
- kir
- dinginess
- kirlenmek
- draggle
- kir
- {f} fracture
- kir
- moorland
- kir
- hoar
- kirlenmek
- be soiled
- artık kirlenme
- (Askeri) residual contamination
- biyolojik kirlenme
- (Biyoloji) biological contamination
- gemilerden ve uçaklardan boşaltılan atıklardan kirlenme
- (Hukuk) pollution from dumping
- kara kökenli kirlenme
- (Hukuk) land-based pollution
- kentsel kirlenme
- (Politika, Siyaset) urban pollution
- kir
- dirt, filth, grime
- kir
- smirch
- kir
- tarnish
- kir
- filth
You always leave your bikes filthy.
- Bisikletlerini her zaman kirli bırakıyorsun.
The river is filthy and it stinks.
- Nehir kirli ve kokuyor.
- kir
- smear
- kir
- mire
- kir
- breake
- kir
- sullage
- kir
- dingy
- kir
- suhly
- kir
- smut
- kir
- offsouring
- kirlenmek
- to menstruate, have a period
- kirlenmek
- to get dirty, be soiled; to become polluted
- kirlenmek
- to get dirty, to dirty, to smudge, to foul, to soil; (kadın/kız) to be raped, to be ravished; to menstruate aybaşı olmak
- kirlenmek
- foul
- kirlenmek
- to have an involuntary emission of semen; to have a nocturnal emission
- kirlenmek
- smudge
- kirlenmek
- to be raped, be violated
- kirlenmek
- stain
- kirlenmek
- (for one's honor) to be defiled, be sullied
- kirlenmek
- suhly
- kirlenmek
- smut
- kolayca giderilebilen kirlenme
- (Çevre) loose surface contamination
- nükleer, biyolojik ve kimyasal (nbc) kirlenme bekası
- (Askeri) nuclear, biological, and chemical (NBC) contamination survivability
- radyoaktif kirlenme ölçüm cihazı
- contamination meter
- tekrar kirlenme
- recontamination