Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
He asked me whether anybody was there.
- O, bana orada kimsenin olup olmadığını sordu.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
Tom didn't want to speak to anyone.
- Tom kimseyle konuşmak istemiyordu.
No one understands that.
- Onu hiç kimse anlamıyor.
No one may be compelled to belong to an association.
- Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.
If I go, you'll be all alone.
- Ben gidersem kimsesiz olacaksın.
No man is without his faults.
- Hiç kimse hatasız değildir.
No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
- Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
There wasn't anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
- Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.
- Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.
I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
- Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
- Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
No one has time for that sort of thing.
- Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
Nobody came to the party.
- Kimse partiye gelmedi.
Have you told anyone about the surprise party?
- Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?
She felt sympathy for the orphan and gave him some money.
- O kimsesiz çocuğa acıdı ve ona biraz para verdi.
They adopted the orphan.
- Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi.
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
No one understands that.
- Onu hiç kimse anlamıyor.
We reached the poor soul we had to help.
- Biz yardım etmek zorunda olduğumuz fakir kimseye ulaştık.
In the store, there's not a soul to listen to us.
- Dükkanda bizi dinleyecek kimse yok.
I'm looking for somebody who understands French.
- Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
No man can live to be two hundred years old.
- Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
No man is without his faults.
- Hiç kimse hatasız değildir.
Nobody knows why this kind of thing happens.
- Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
Nobody can do two things at once.
- Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
No one ever really knows what's going through someone else's head.
- Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
Why didn't someone help Tom?
- Neden kimse Tom'a yardımcı olmadı?
Nobody knows what will happen next.
- İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
Tom and Mary both felt like outcasts.
- Hem Tom hem de Mary kendilerini kimsesiz gibi hissettiler.
If I go, you'll be all alone.
- Ben gidersem kimsesiz olacaksın.