He ran so fast that I couldn't catch up with him.
- O, o kadar hızlı koştu ki ona yetişemedim.
Tom ran so fast that I couldn't catch him.
- Tom o kadar hızlı koştu ki ona yetişemedim.
That was so good a book that I read it three times.
- O kadar iyi bir kitap ki onu üç kez okudum.
My father is so old that he can't work.
- Babam o kadar yaşlıdır ki o çalışamaz.
She sang a song, the title of which I did not know.
- O bir şarkı söyledi, ki onun adını bilmiyordum.
Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness.
- Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.