kişisel

listen to the pronunciation of kişisel
Türkçe - İngilizce
personal

I bought a new personal computer yesterday. - Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.

Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done. - Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.

private
personal, individual
individual

She had an individual style of speaking. - Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.

closet
personnel
intimate
self

Self-help books are very popular in America. - Kişisel gelişim kitapları Amerika'da çok popüler.

Self-publishing is much easier now in the age of the Web. - Kişisel yayıncılık şimdi web çağında çok daha kolaydır.

singular
proper
respective
kişisel özellik
trait
kişisel olmayan
impersonal
kişisel özellik
personality trait
kişisel özellik
idiosyncrasy
kişisel eğitim
personal training
kişisel eğitim
personal development
kişisel eğitim
individual education
kişisel eğitim
personal education
kişisel gelişim
Self-improvement
kişisel swot analizi
personal SWOT analysis
Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Sözleşme
(Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
Kişisel özgürlük yasası
Magna Carta
kişisel bakış açısı ile ilgili
subjective
kişisel başvuru
(Hukuk) individual application
kişisel bilgi
personel data
kişisel bilgi işlem
personal data processing
kişisel bilgiler
particular
kişisel birlik
(Hukuk) personal union
kişisel dosya
(Hukuk) personal file
kişisel düşünce
say so
kişisel eşya
goods and chattels
kişisel eşya
belongings

Tom put all his belongings in a small suitcase. - Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.

They are all my personal belongings. - Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.

kişisel eşyalar
belongings

May I leave my belongings on the bus? - Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?

Are these all your belongings? - Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?

kişisel eşyalar
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

kişisel eşyalar
goods and chattels
kişisel eşyalar
duds
kişisel gelir
private income
kişisel gelir vergileri
(Hukuk) taxes on private income
kişisel girişimiyle
on one's own initiative
kişisel görüş
private view
kişisel görüşler
(Hukuk) separate opinions
kişisel hale gelmek
become personal
kişisel hizmetçi
equerry
kişisel ilanlar
hatches matches and dispatches
kişisel ilanlar
n. the hatched matched and dispatched
kişisel ilanlar sayfası
personal
kişisel ilişkilerini kesmek
depersonalize
kişisel ilân sütunu
(kayıp vb.) agony column
kişisel kodlama
own coding
kişisel korunma ekipmanları
(Hukuk) personal protective equipment
kişisel koruyucu teçhizat
(Askeri) personal protective equipment
kişisel mal
personalty
kişisel malın bulunup tutulması
trover
kişisel olarak
personally

I'll personally visit you. - Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.

Tom didn't take it personally. - Tom onu kişisel olarak almadı.

kişisel olmama
impersonality
kişisel sorumluluk
(Hukuk) personal liability
kişisel taşınmaz mallara konulan kayıt
(Hukuk) registration
kişisel temizlik
personal hygiene
kişisel vergi
poll tax
kişisel veri
(Hukuk) personal data, personal information
kişisel yetkisiyle, kişisel yetkisine dayanmak
(Hukuk) in one's personal capacity
kişisel yüzme aracı
(Askeri) personal flotation device
kişisel çek
(Ticaret) personal check
kişisel çıkar
the main chance
kişisel çıkar
self-interest
kişisel özgürlükle ilgili yasa
charta
kişisel bilgi
(Bilgisayar) personal info
kişisel bilgiler
(Bilgisayar) personal info
kişisel gelişim
personality development
kişisel dergi
commonplace book
kişisel mülk
personal estate
kişisel terbiye
personal manner
kişisel çekicilik
personal magnetism
kişisel özellik
mannerism
Kişisel gelişim
self development
Kişisel gelişim
self-help

Self-help books are very popular in America. - Kişisel gelişim kitapları Amerika'da çok popüler.

Kişisel gelişim
personal growth
kişisel bilgi
personal information
kişisel gelişim
human development
kişisel gelişim
personal development
Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Ek Prot
(Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights and Protocol
avustralya kişisel hikayeler
australian personal narratives
barış koruma; barış kadrosu; kişisel etkenler; program unsuru
(Askeri) peace enforcement; peacetime establishment; personal effects; program element
bireylerin kişisel statüleri
(Hukuk) personal status
bu fotoğraf makinesi benim kişisel kullanımım için
This photo camera is for my personal use
bu video kamera benim kişisel kullanımım için
This video camera is for my personal use
devletin kişisel yetkisi
(Hukuk) personal jurisdiction
karakol gemisi/uçağı; kişisel bilgisayar; uçağı idare eden pilot; başkanlar komi
(Askeri) patrol craft; personal computer; pilot in command; principals committee
paletlendirilmiş yük sistemi / paletli yükleme sistemi; kişisel konumlandırma si
(Askeri) palletized load system; personal locator system; pillars of logistic support; precision location system
sadece kişisel kullanım için eşyalarım var
I only have articles for personal use
sürekli istasyon değişimi; kişisel muhabere sistemi; esas kontrol gemisi; tali i
(Askeri) permanent change of station; personal communications system; primary control ship; processing subsystem; processor controlled strapping
Türkçe - Türkçe
Kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan, şahsi, zati: "Kimse ... kişisel çıkar yahut nüfuz sağlamak amacıyla dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez..."- Anayasa
Kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan, şahsî, zatî
kişisel swot analizi
SWOT analizi incelenen kurumun, tekniğin, sürecin, durumun veya kişinin güçlü (Strenghts) ve zayıf (Weaknesses) yönlerini belirlemekte ve dış çevreden kaynaklanan fırsat (Opportunities) ve tehditleri (Threats) saptamakta kullanılan bir tekniktir
İngilizce - Türkçe

kişisel teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

kişisel gelişim
Personal improvement, personal development