Yoshio resembles his mother in personality and his father in appearance.
- Yoshio kişilik olarak annesine ve görünüş olarak babasına benziyor.
Mary thinks that looks are more important than personality.
- Mary görünüşlerin kişilikten daha önemli olduğunu düşünüyor.
She has a character defect.
- Onda kişilik sorunu var.
He's a man of very good character.
- O çok iyi kişilikli bir adamdır.
Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
- Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
There was room for one person in the car.
- Arabada bir kişilik yer vardı.
Do you have a double room?
- İki kişilik bir odan var mı?
I'd like to book a double room.
- İki kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.
çift kişilikli olduğu için ne zaman ne yapacağını kestiremiyordum.
Charles Lindbergh made the first solo flight across the Atlantic Ocean in 1927.
- Charles Lindbergh, Atlantik Okyanusu'nda, 1927 yılında ilk tek kişilik uçuşunu yaptı.
I'd like to reserve a single room.
- Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
I'd like a single with a shower, please.
- Duşlu tek kişilik bir oda istiyorum, lütfen.
I'd like a single room.
- Tek kişilik bir oda istiyorum.
Would you like a single room?
- Tek kişilik bir oda ister misin?
Do you want a single room?
- Tek kişilik oda istiyor musunuz?
I'd like to reserve a single room.
- Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
We'd like a double room with bath.
- Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.