kez

listen to the pronunciation of kez
Türkçe - İngilizce
times

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

time: bu kez this time. üç kez three times
time defa, kere, sefer
of times
bir kez daha
once more

Read it once more, please. - Onu bir kez daha okuyun, lütfen.

Try doing it once more. - Onu bir kez daha yapmayı dene.

bir kez
once

When he was a student, he went to the disco only once. - Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

She was late once again. - Bir kez daha geç kalmıştı.

bu kez
this time

This time is going to be different. - Bu kez farklı olacak.

I don't know if we can help Tom this time. - Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.

bir kez daha
once again

She was late once again. - Bir kez daha geç kalmıştı.

Could you please repeat it once again? - Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?

iki kez
twice

He married twice and had more than 20 children. - İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.

Brush your teeth twice a day at least. - Dişlerini günde en az iki kez fırçala.

ayda iki kez
bimonthly
bir kez
one time

I have only done this one time before. - Bunu daha önce sadece bir kez yaptım.

I'm only going to ask you this one time, Tom. - Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.

ilk kez
first

I saw Yoshida for the first time in five years. - Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.

This style of hairdressing first appeared in the early 19th century. - Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.

çoğu kez/zaman
usually
bir kez
ever

We go to the theater once every two weeks. - Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.

I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once. - Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.

bir kez
e'er
bir kez daha
one more time

I'll say it one more time. - Bir kez daha söyleyeceğim.

Let's try one more time. - Bir kez daha deneyelim.

bir kez daha
(deyim) once and again
bir kez daha
on one occasion
bir kez sor
(Bilgisayar) ask once
bir kez yumurtlayan
(Denizbilim) semelparous
bir kez çalıştır
(Bilgisayar) run once
birçok kez
several times

Tom has been arrested several times. - Tom birçok kez tutuklandı.

The two sides clashed several times. - İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.

bu kez
in the present instance
bu kez
this once

I will side with you just this once. - Sadece bu kez yanında olacağım.

en az bir kez
at least one time
ilk kez
first-time

Tom's a first-time offender. - Tom bir ilk kez yakalanan.

ilk kez
for the first time

I saw a movie for the first time in two years. - İki yılda ilk kez bir film izledim.

He went to Paris for the first time. - Paris'e ilk kez gitti.

11 kez
eleven times
11. kez
eleventh time
11. kez
11th time
11. kez
for the eleventh time
16 kez
16 times
dört kez
four times
ayda iki kez
semimonthly
bir iki kez
once or twice
bir kez
for once

For once in my life, I'd like to do something right. - Hayatımda bir kez, doğru bir şey yapmak istiyorum.

Why can't you be nice to me for once? - Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?

bir kez daha
once more, yet again, once again
bir kez daha bölmek
subdivide
bir kez olarak
for this once
bir kez parlayıp sönen
(deyim) a flash in the pan
bir kez tara
(Bilgisayar) scan once
bir kez yanıp sön
(Bilgisayar) flash once
birçok kez
many times

I have traveled many times. - Ben birçok kez seyahat ettim.

He looked back at us many times and walked away. - O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.

birçok kez
numbers of times
birçok kez
plenty of times

That's happened to me plenty of times. - Bu birçok kez başıma geldi.

Tom has done that plenty of times. - Tom onu birçok kez yaptı.

haftada iki kez
biweekly
haftada iki kez
semiweekly
haftada iki kez olan
biweekly
haftada iki kez olan
semiweekly
haftada iki kez çıkan yayın
semiweekly
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
iki kez
twice as

Tom drank twice as much beer as Mary did. - Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.

iki kez
two times

I've been to Kyoto two times. - Kyoto'da iki kez bulundum.

I have attempted suicide two times. - Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.

iki kez kontrol etme
double check
iki kez oy veren kimse
repeater
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
ikinci kez evlenen kimse
digamist
ikinci kez evlenmiş
married for the second time
ikinci kez gebe kalan kadın
(Tıp) secundigravida
ilk kez kırpılan koyun
shearling
kimi kez
sometimes
on kez
deca
on kez tekrarlanan rakam
decuple
sekiz kez kaplanmış
eightyfold
son kez
last

Shelly's really filled out since the last time I saw her. - Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.

I'll lend you money, but mind you, this is the last time. - Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.

son kez
for the last time

On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time. - 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.

I saw her for the last time. - Ben onu son kez gördüm.

sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız
deb
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı
debutant
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız
debutante
çok kere/kez
1. often, frequently. 2. many times
çok kez
heaps of times
çoğu kez
dozen of times
çoğu kez
many times
çoğu kez
mostly, mostly
İngilizce - İngilizce
A diminutive of the female given name Kerry

She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.