How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Read it once more, please.
- Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
Try doing it once more.
- Onu bir kez daha yapmayı dene.
When he was a student, he went to the disco only once.
- Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
This time is going to be different.
- Bu kez farklı olacak.
I don't know if we can help Tom this time.
- Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.
She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
Could you please repeat it once again?
- Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?
He married twice and had more than 20 children.
- İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.
Brush your teeth twice a day at least.
- Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
I have only done this one time before.
- Bunu daha önce sadece bir kez yaptım.
I'm only going to ask you this one time, Tom.
- Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
- Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
We go to the theater once every two weeks.
- Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
- Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
I'll say it one more time.
- Bir kez daha söyleyeceğim.
Let's try one more time.
- Bir kez daha deneyelim.
Tom has been arrested several times.
- Tom birçok kez tutuklandı.
The two sides clashed several times.
- İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.
I will side with you just this once.
- Sadece bu kez yanında olacağım.
Tom's a first-time offender.
- Tom bir ilk kez yakalanan.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
He went to Paris for the first time.
- Paris'e ilk kez gitti.
For once in my life, I'd like to do something right.
- Hayatımda bir kez, doğru bir şey yapmak istiyorum.
Why can't you be nice to me for once?
- Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?
I have traveled many times.
- Ben birçok kez seyahat ettim.
He looked back at us many times and walked away.
- O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
That's happened to me plenty of times.
- Bu birçok kez başıma geldi.
Tom has done that plenty of times.
- Tom onu birçok kez yaptı.
Tom drank twice as much beer as Mary did.
- Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.
I've been to Kyoto two times.
- Kyoto'da iki kez bulundum.
I have attempted suicide two times.
- Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.
Shelly's really filled out since the last time I saw her.
- Onu son kez gördüğümden beri Shelly gerçekten büyümüş.
I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
- Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time.
- 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.
I saw her for the last time.
- Ben onu son kez gördüm.
She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.