She came home in low spirits.
- O, eve keyifsiz geldi.
For the past few days Jane has been quiet and out of humor.
- Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.
I feel a bit depressed.
- Kendimi biraz keyifsiz hissediyorum.
I always feel blue on Mondays.
- Pazartesi günleri her zaman keyifsizim.
I'm feeling a little blue today.
- Bugün biraz keyifsiz hissediyorum.
For the past few days Jane has been quiet and out of humor.
- Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.
I'm just feeling down.
- Ben sadece keyifsiz hissediyorum.
Actually, I'm feeling a bit down.
- Aslında, biraz keyifsiz hissediyorum.
I'm a little under the weather.
- Sanırım biraz keyifsizim.
Tom feels a bit under the weather today.
- Tom bugün biraz keyifsiz hissediyor.
Tom was caught joyriding in a stolen vehicle.
- Tom bir çalınan aracın içinde keyif binişinde yakalandı.
You will derive great pleasure from this book.
- Bu kitaptan büyük bir keyif alacaksınız.
This book will give you great pleasure.
- Bu kitap sana büyük keyif verecek.
You don't need much to be blissfully happy.
- Keyifli bir şekilde mutlu olmak için çok fazla şeye ihtiyacın yok.
Tom is blissfully happy.
- Tom keyifli şekilde mutlu.
I think people are delighted.
- İnsanların keyifli olduklarını düşünüyorum.
I've just received some delightful news.
- Ben az önce keyifli bir haber aldım.
She came home in low spirits.
- O, eve keyifsiz geldi.
Tom decided to just kick back and relax.
- Tom sadece keyif çatmaya ve dinlenmeye karar verdi.
He was cheered by the good news.
- O, iyi haber tarafından keyiflendi.
They'll cheer you up.
- Seni keyiflendirecekler.
For the past few days Jane has been quiet and out of humor.
- Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.