It's a very cheerful celebration.
- Bu çok keyifli bir kutlama.
It was pleasant for Mike to talk to Yumi.
- Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.
He seems very pleasant.
- O çok keyifli görünüyor.
Tom will be so pleased.
- Tom çok keyifli olacak.
Tom didn't look pleased.
- Tom keyifli görünmüyordu.
You don't need much to be blissfully happy.
- Keyifli bir şekilde mutlu olmak için çok fazla şeye ihtiyacın yok.
Tom is blissfully happy.
- Tom keyifli şekilde mutlu.
Tom seemed to be in a good mood.
- Tom keyifli görünüyordu.
I think people are delighted.
- İnsanların keyifli olduklarını düşünüyorum.
Tom was caught joyriding in a stolen vehicle.
- Tom bir çalınan aracın içinde keyif binişinde yakalandı.
Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
- Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
Reading is one of life's great pleasures.
- Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir.
You don't need much to be blissfully happy.
- Keyifli bir şekilde mutlu olmak için çok fazla şeye ihtiyacın yok.
Tom is blissfully happy.
- Tom keyifli şekilde mutlu.
I've just received some delightful news.
- Ben az önce keyifli bir haber aldım.
My brother takes great delight in his stamp collection.
- Erkek kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alır.
She came home in low spirits.
- O, eve keyifsiz geldi.
Tom decided to just kick back and relax.
- Tom sadece keyif çatmaya ve dinlenmeye karar verdi.
They'll cheer you up.
- Sizi keyiflendirecekler.
This will cheer you up.
- Bu seni keyiflendirecek.
For the past few days Jane has been quiet and out of humor.
- Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.