Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
John cebinden bir anahtar çıkardı.
- John took a key out of his pocket.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
Bu piyanonun yalnızca 87 tane tuşu var.
- This piano has only 87 keys.
Bu şarkıyı o perdede söyleyemem.
- I can't sing this song in that key.
O perdede bu şarkıyı söylemek benim için zor olacak.
- It'll be difficult for me to sing this song in that key.
Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.
- I must have lost my key along the way.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
- Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
- The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
Bir dil milyonların anahtarıdır.
- A language is a key to the heart of millions.
O anahtar bu çekmeceyi açar mı?
- Will that key unlock this drawer?
Bu anahtar neyi açar?
- What does this key unlock?
Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.
- Tom was lucky to find his keys.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Kapıyı kilitlemek istedim ama anahtarı kaybettim.
- I wanted to lock the door, but I'd lost the key.
John cebinden bir anahtar çıkardı.
- John took a key out of his pocket.
Kaç tane anahtar? Pepperberg sordu.
- How many keys? asked Pepperberg.
Tom arabasındaki anahtarları kilitledi.
- Tom locked his keys in his car.
Kilit soru ne kaybedebilirim değil fakat kaybedecek neyim vardır.
- The key question is not what can I gain but what do I have to lose.
The American Heart Association has prepared their own guide to classification and, keying it with the Standard Nomenclature of Diseases, have done much to encourage a concise yet complete diagnosis.
He is the key witness.
Indicate the comparative value of each heading by keying it with a number in pencil, in the left margin, as follows:.
He shoots from the top of the key.
the key to winning this game.
He keyed the car that had taken his parking spot.
The key says that A stands for the accounting department.
the key of B-flat major.
Our instructor told us to key in our user IDs.
... But I think there are some certain key things ...
... have combined to form the key substances ...