John cebinden bir anahtar çıkardı.
- John took a key out of his pocket.
Kaç tane anahtar? Pepperberg sordu.
- How many keys? asked Pepperberg.
Devam etmek için bir tuşa basın.
- Press any key to continue.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
O perdede bu şarkıyı söylemek benim için zor olacak.
- It'll be difficult for me to sing this song in that key.
Bu şarkıyı o perdede söyleyemem.
- I can't sing this song in that key.
Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.
- I must have lost my key along the way.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Kendine güven başarının anahtarıdır.
- Self confidence is the key to success.
Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
- Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
Bir dil milyonların anahtarıdır.
- A language is a key to the heart of millions.
Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
- The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
Bu anahtar neyi açar?
- What does this key unlock?
O anahtar bu çekmeceyi açar mı?
- Will that key unlock this drawer?
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.
- Tom was lucky to find his keys.
Kapıyı kilitlemek istedim ama anahtarı kaybettim.
- I wanted to lock the door, but I'd lost the key.
John cebinden bir anahtar çıkardı.
- John took a key out of his pocket.
Araba anahtarlarımı unuttum.
- I have left my car keys behind.
Tom arabasındaki anahtarları kilitledi.
- Tom locked his keys in his car.
Tom onların onu kilitlemelerinden ve anahtarı atmalarından korkuyordu.
- Tom was afraid that they'd lock him up and throw away the key.
The American Heart Association has prepared their own guide to classification and, keying it with the Standard Nomenclature of Diseases, have done much to encourage a concise yet complete diagnosis.
He is the key witness.
Indicate the comparative value of each heading by keying it with a number in pencil, in the left margin, as follows:.
He shoots from the top of the key.
the key to winning this game.
He keyed the car that had taken his parking spot.
The key says that A stands for the accounting department.
the key of B-flat major.
Our instructor told us to key in our user IDs.
... Working on both fronts is really the key to addressing ...
... make changes to that. The President has made education reform one of his key priorities, ...