You might want to take an afternoon nap.
- Öğleden sonra kestirmek isteyebilirsin.
I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
- Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.
I want to snooze some more.
- Biraz daha kestirmek istiyorum.
Tom has a poor sense of direction.
- Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
Can you give me something to kill the pain?
- Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?
I need some medicine to kill the pain.
- Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
Tom took a short cut.
- Tom kestirmeden gitti.
They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritayı incelediler.
Tom cut down a tree in his yard.
- Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.
After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
- Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.
While I was talking on the telephone with John, the operator cut in.
- Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.
The truck cut in front of my car.
- Kamyon arabamın önünü kesti.
I cut myself with a hacksaw.
- Bir demir testeresi ile kendim kestim.
Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete.
- Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
Are you going to cut down all the trees here?
- Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
- Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
Tom is cutting corners.
- Tom köşeleri kesiyor.
You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
- Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
The tip of the knife is sharp.
- Bıçağın ucu keskindir.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
A few hours' catnap will do you well.
- Birkaç saatlik kestirme seni iyi yapacaktır.
There is no shortcut to success.
- Başarmak için kestirme yoktur.
They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
I resolved to break up with her cleanly.
- Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
I had to amputate Tom's leg.
- Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.
You might want to take an afternoon nap.
- Öğleden sonra kestirmek isteyebilirsin.
Tom said he wanted to take an afternoon nap.
- Tom öğleden sonra kestirmek istediğini söyledi.
Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already!
- Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!
What you have done is absolutely inexcusable.
- Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.
Tom slit open the envelope.
- Tom zarfı keserek açtı.
Tom slit Mary's throat.
- Tom Mary'nin boğazını kesti.
You're not a child anymore so cut it out!
- Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
- Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
I'll take a shortcut across the garden.
- Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.