kesmek

listen to the pronunciation of kesmek
Türkçe - İngilizce
cut

Grant wanted to cut the supply lines between the two cities. - Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu.

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

interrupt

It is not polite to interrupt someone while he is talking. - Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.

It is rude to interrupt others. - Başkalarının sözünü kesmek kabalıktır.

disconnect
hack
cut off

Many kiss the hand they wish to cut off. - Çoğu kesmek istedikleri öperler.

cease
fair
drop
to cut; to chop, to hew; to clip; to cut sth off; to cut sth down, to cut down (on sth); to dock; to sever; to cut, to stop, to cease; to discontinue; to disconnect, to cut off; to turn sth out, to turn sth off; to block; to shut up, to cut, to cut sth ou
intersect
put a stop to
(deyim) cut across

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

(Gıda) unmold
(Dilbilim) chuck up
eye up
(deyim) leave off
cut over
impute
cut in
turn off
remove
turn something off
sever
lay off
turn
(Konuşma Dili) call a halt
turn out
section
call a halt to
amputate

I had to amputate Tom's leg. - Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.

hewed
ogle
abridge
(Askeri) shutdown
get one's knife into
hewn
rip
assuage
interpel
(Bilgisayar) cutoff
turn something out
cut something down
block
shut out
cut down

After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake. - Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

Tom wanted to cut down that tree in his front yard, but Mary doesn't want it cut down. - Tom onun ön bahçesindeki o ağacı kesmek istedi ama Mary onu kesmek istemedi.

chop up
shorn
suspend
intercept
barge
abandon
to impede, hinder; to block
close down
chop off
break , interrupt , truncate , cut off , cut
(iştah vb) blunt
cut back
close
(tırnak) pare
to interrupt; to put an end to, stop
slang to shut up, cut the cackle
chop

I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN - Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN

I spent all morning chopping wood. - Ben tüm sabahı odun kesmekle geçirdim.

to decide on, determine
fell
(uzunluğuna) slit
staunch
to cut, wound by cutting
(biryerini) nick oneself
(kan vb.) stanch
to turn off, stop the flow of (electricity, gas, water)
sözünü kesmek
interrupt

I don't want to interrupt Tom. - Tom'un sözünü kesmek istemiyorum.

Sorry, I didn't mean to interrupt. - Üzgünüm, amacım sözünü kesmek değildi.

kesme
cutting

She followed me into the kitchen and picked up a knife. She then started cutting vegetables. - O, mutfağa kadar beni takip etti ve bir bıçak aldı. Daha sonra sebzeleri kesmeye başladı.

We explored all possible ways of cutting expenditures. - Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

umudunu kesmek
despair
kesmek (karşı cinsi)
sheep's-eyes
kesmek (karşı cinsi)
come-up-and-see-me-sometime-look
kesmek (karşı cinsi)
get-the-eye
kesmek (karşı cinsi)
pash-eye
kesmek (karşı cinsi)
googly-eyes
kesmek (karşı cinsi)
mash-eye
kesmek (karşı cinsi)
(Argo) the ogle
kesmek (karşı cinsi)
(Argo) the o.o
kenarını zikzaklı kesmek
pink out
kenarını zikzaklı kesmek
pink
kendi göbeğini kendi kesmek
(Konuşma Dili) to do it all on one's own, do it without getting help from anybody
kendi göbeğini kendi kesmek
pull oneself up by one's own bootstraps
kendi gırtlağını kesmek
cut one's own throat
kereste kesmek
lumber
kesme
{i} cut

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

It's easy to cut cheese with a knife. - Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

balta ile kesmek
chop
yarıda kesmek
interrupt

Tom opened his mouth to interrupt. - Tom yarıda kesmek için ağzını açtı.

sesini kesmek
shut up
başını kesmek
decapitate
kavgayı kesmek
wrap up
kes
{f} hewed
kesme
interrupt

Don't interrupt me while I'm speaking. - Konuşurken sözümü kesme.

It is not polite to interrupt someone while he is talking. - Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.

kesme
{i} nip
küp küp kesmek
dice
kısa kesmek
curtail
kısa kesmek
cut short

We ran out of time and had to cut short the interview. - Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.

memeden kesmek
wean
sütten kesmek
wean
kesme
{i} section
aniden kesmek
break off
bilet kesmek
sell tickets
ceza kesmek
fine
fatura kesmek
(Ticaret) bill
fatura kesmek
invoice
fileto kesmek
fillet
hayvan kesmek
slaughter
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

I need some medicine to kill the pain. - Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.

Please give me something to kill the pain. - Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.

kesme
shutdown
kesme
open cut
kesme
cutoff
kesme
miter cut
kesme
killing
kesme
crossing
kesme
(Denizbilim) lysis
kesme
definite
kesme
stop

Tom told us to stop talking. - Tom bize konuşmayı kesmemizi söyledi.

I told you to stop doing that. - Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.

kesme
(Mekanik) slitting
kesme
intersection
kesme
(Mekanik) flash piercing
kesme
(Mekanik) piercing
kesme
(Bilgisayar) sector
kesme
blanking
kesme
snipping
kesme
shears
kesme
(Havacılık) cut off

Many kiss the hand they wish to cut off. - Çoğu kesmek istedikleri öperler.

What can I do? Chop those carrots. And try not to cut off your fingers. - Ne yapabilirim? O havuçları doğra. Ve parmaklarını kesmemeye çalış.

kesme
fixed
kurban kesmek
sacrifice
söz kesmek
betroth
söz kesmek
plight
söz kesmek
affiance
sözünü kesmek
cut smb. short
tarak kabuğu şeklinde kesmek
scallop
testere boyuna kesmek
saw
yol kesmek
(Askeri) slow down
yol kesmek
intercept
yol kesmek
block
yol kesmek
waylay
kes
cut down

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake. - Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

kes
truncate
kes
cut in

Please don't cut in while I'm talking with him. - Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.

While I was talking on the telephone with John, the operator cut in. - Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete. - Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

kes
cutoff
kes
{f} cut

If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. - Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

kes
{f} cutting

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

We were cut off while talking on the telephone. - Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.

A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding. - Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

Tom cut his hand with a rusty knife. - Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kesme
scission
kesme
immolation
kesme
trim

I asked the butcher to trim all the fat off of the meat. - Kasaptan etteki tüm yağları kesmesini istedim.

kesme
incision
kesme
excision
kesme
chopping

I spent all morning chopping wood. - Ben tüm sabahı odun kesmekle geçirdim.

I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN - Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN

fatura kesmek
Make out an invoice
gelişini kesmek
To cut development
irtibatı kesmek
to cut off contact
kes
break

The thief cut the telephone lines before breaking into the house. - Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

Stop, you're breaking my heart. - Kes, kalbimi kırıyorsun.

kes
amputate

I had to amputate Tom's leg. - Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.

Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite. - Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.

kes
curtail
kesme
backspin
kesme
cutting in
kesme
amputation
kesme
cutting of
kesme
butchering
nefesini kesmek
Choke
orta kesmek
(Spor) to whip in a cross-ball
selamı kesmek
Greetings to cut
testere ile kesmek
saw
tırnak kesmek
nail cutting
çocuğu memeden kesmek
to wean the child
Kesme
(Tıp) transection
Kesme
(Tıp) sectio
aboneyi kesmek
to cancel a subscription
altın yumurtlayan tavuğu kesmek
kill the goose lays the golden eggs
artını kesmek
to stop, prevent, end
bağlantısını kesmek
to disconnect
bıçkı ile kesmek
saw
dikine kesmek
scarp
fazlasını kesmek
prune off
ilgisini kesmek
have nothing to do with
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

Tom and his buddies slit the throats of eleven men and women. - Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
kesme
fixed (price)
kesme
cutback
kesme
discontinuation
kesme
tin snips
kesme
curtailment
kesme
shearing
kesme
truncation
kesme
suppression
kesme
clip

Do you use fingernail clippers to cut your toenails? - Ayak tırnaklarını kesmek için tırnak makası kullanıyor musun?

kesme
interception
kesme
cut, faceted
İngilizce - İngilizce

kesmek teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
Türkçe - Türkçe
Susmak
çok etkili olmak
Ucunu almak
Ameliyatla almak
Destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
Bıçak, makas gibi bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
Kısaltmak
Yazıyı, filmi kısaltmak
Basmak
Düzgün parçalara ayırmak
Ara veya son vermek
Azaltmak, güçleştirmek. İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
Son vermek, gidermek
Durdurmak
Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
Azaltmak, güçleştirmek
Geçişi önlemek
Ara vermek: "Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler."- M. Ş. Esendal
Akımı durdurmak: "Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş."- S. F. Abasıyanık
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
Hasta organı ameliyatla almak
Gidermek
Kesici bir araçla yaralamak: "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?"- R. N. Güntekin
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
Alıkoyup vermemek
Kesici bir araçla yaralamak
Bölmek, ayırmak
Rüzgâr, soğuk vb
Birini yermek, kötülemek
Para basmak
Uydurmak, yalan söylemek
Belirtmek, kararlaştırmak
Dibinden ayırmak
Başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
(Osmanlı Dönemi) MENN
(Osmanlı Dönemi) SALM
(Osmanlı Dönemi) KEMŞ
(Osmanlı Dönemi) CEZF
(Osmanlı Dönemi) KALM
(Osmanlı Dönemi) SALMA'
(Osmanlı Dönemi) TEBTİT
(Osmanlı Dönemi) FARS
(Osmanlı Dönemi) HIDK
(Osmanlı Dönemi) HEBR
(Osmanlı Dönemi) CEZM
(Osmanlı Dönemi) TEFSA'
(Osmanlı Dönemi) KASL
(Osmanlı Dönemi) CEZR
(Osmanlı Dönemi) CEVB
(Osmanlı Dönemi) KAZ'
(Osmanlı Dönemi) KASM
(Osmanlı Dönemi) FELY
(Osmanlı Dönemi) TAHZİM
(Osmanlı Dönemi) HİŞAM
(Osmanlı Dönemi) METR
(Osmanlı Dönemi) ŞERŞERE
(Osmanlı Dönemi) FATM
(Osmanlı Dönemi) ADB
(Osmanlı Dönemi) FEKK
(Osmanlı Dönemi) HAFF
(Osmanlı Dönemi) KESF
(Osmanlı Dönemi) TA'TİL
kırkmak
(Osmanlı Dönemi) TAKZİB
(Osmanlı Dönemi) ŞATBE
(Osmanlı Dönemi) TERR
(Osmanlı Dönemi) İFRA'
(Osmanlı Dönemi) GASN
KES
(Osmanlı Dönemi) f. İnsan. Kişi
Kesme
(Osmanlı Dönemi) AZB
Kesme
kiru
Kesme
kiri
Kesme
(Osmanlı Dönemi) İHAKE
Kesme
kat
Kesme
(Osmanlı Dönemi) TESBİL
kes
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
kes
Kapalı jimnastik ayakkabısı
kes
Yakmak için kullanılan iri saman
kes
Hayvanların yemeyip bıraktıkları iri saman
kes
Yonca samanı
kes
Dövülerek saman yapılan ot
kes
Ayak bileklerini de içine alan kapalı jimnastik ayakkabısı
kes
Samanın irisi
kes
Fiğ ve otlardan yapılan saman
kes
Jimnastik ayakkabısı
kes
Dikenlerden yapılan hayvan yemi
kesme
Kesme işareti
kesme
Kesin, değişmez, maktu
kesme
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
kesme
Enli ok
kesme
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan: "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat."- R. H. Karay
kesme
İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
kesme
Lokum
kesme
Teneke, sac gibi şeyleri kesmek için kullanılan makas
kesme
Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 m kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
kesme
Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
kesme
Kesmek işi
kesme
Lokum. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
kesme
Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat
kesmek