Please give me something to kill the pain.
- Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
I thought for sure we'd be killed.
- Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.
After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
- Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.
Are you going to cut down all the trees here?
- Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?
While I was talking on the telephone with John, the operator cut in.
- Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.
She cut in when we were talking.
- Biz konuşurken sözümüzü kesti.
I cut myself with a hacksaw.
- Bir demir testeresi ile kendim kestim.
Tom hacked Mary's arm off with a sword.
- Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.
If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
- Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water!
- Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!
After cutting habanero peppers, be careful not to rub your eyes.
- Habanero biberlerini kestikten sonra gözlerini ovalamamak için dikkatli ol.
A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.
- Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
The tip of the knife is sharp.
- Bıçağın ucu keskindir.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
He's always breaking into our conversation.
- Her zaman konuşmamızı kesiyor.
Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
- Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.
What you have done is absolutely inexcusable.
- Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.
Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already!
- Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!
The police think that Tom was stabbed before his throat was slit.
- Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.
Tom slit open the envelope.
- Tom zarfı keserek açtı.
You're not a child anymore so cut it out!
- Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.