kesi

listen to the pronunciation of kesi
Türkçe - İngilizce
cutt

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water! - Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!

kesi kümesi
cutset
kesi kümesi
(Bilgisayar) cut-set
kesi yeri fıtığı
(Tıp) incisional hernia
kesi yöntemi
cut-set analysis
kesi matrisi
cutset matrix
kes
{f} hewed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Can you give me something to kill the pain? - Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?

I thought for sure we'd be killed. - Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.

kes
cut down

Tom cut down a tree in his yard. - Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

kes
truncate
kes
cut in

Please don't cut in while I'm talking with him. - Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.

She cut in when we were talking. - Biz konuşurken sözümüzü kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

kes
cutoff
kes
{f} cut

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

kes
{f} cutting

Tom is cutting corners. - Tom köşeleri kesiyor.

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

We were cut off while talking on the telephone. - Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kes
break

He's always breaking into our conversation. - Her zaman konuşmamızı kesiyor.

The thief cut the telephone lines before breaking into the house. - Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

kes
amputate

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

Tom's arm must be amputated. - Tom'un kolu kesilmeli.

kes
curtail
enine kesi
(Hayvan Bilim, Zooloji) transverse section
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom slit Mary's throat. - Tom Mary'nin boğazını kesti.

Tom and his buddies slit the throats of eleven men and women. - Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
İngilizce - İngilizce

kesi teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesi