kendinde

listen to the pronunciation of kendinde
Türkçe - İngilizce
himself

Tom isn't quite himself today. - Tom bugün tamamen kendinde değil.

Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself. - Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.

collected

Fadil was amazingly calm and collected after he had shot Rami. - Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.

herself

She was beside herself with joy. - O sevinçten kendinden geçmişti.

Betty cannot keep any secret to herself for a long time. - Betty herhangi bir sırrı uzun bir süre kendinde tutamaz.

conscious
(Felsefe) itself

Beauty is beautiful in itself. - Güzellik kendinde güzeldir.

(Felsefe) in itself

Beauty is beautiful in itself. - Güzellik kendinde güzeldir.

lose
kendi
own

I saw it with my own eyes. - Onu kendi gözlerimle gördüm.

It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain. - Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.

kendi
self

Self-help is the best help. - Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.

Tom doesn't seem to have any self-confidence. - Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.

kendinde olmama
unconsciousness
kendinde olmamak
to be unconscious
kendinde olmamak
not to kno
kendi
respective

Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders. - Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

Tom and Mary spoke in their respective languages. - Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.

kendi
oneself

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

It's very difficult to know oneself. - Kendini bilmek çok zordur.

kendi
herself

Yumi went there by herself. - Yumi oraya kendi gitti.

She soon adjusted herself to village life. - Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.

kendi
himself

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

kendi
its

Every fox praises its tail. - Herkes kendi yaptığıyla övünür.

The candle went out by itself. - Mum kendiliğinden söndü.

kendi
of one's own
kendi
itself

History repeats itself. - Tarih kendini tekrarlar.

No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself. - Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.

kendi
auto

It happens automatically. - Bu kendiliğinden olur.

After the concert, Tom signed autographs. - Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.

kendi
him

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

kendi
{s} simple

First of all, please do a simple self-introduction. - Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.

Why? That was the simple question everyone was asking themselves. - Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.

kendi
auto-
kendi
personally
kendi
her

I showed her my room. - Ona kendi odamı gösterdim.

The girl fainted, but she came to when we threw water on her face. - Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.

kendi
several

He was unconscious for several days. - Birkaç gündür kendinde değildi.

I've also done the same thing several times myself. - Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.

Kendi
my own

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

I perceive myself as my own god. - Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.

kendi
he; she
kendi
his own
kendi
to own

I hope to own my own house someday. - Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.

kendi
pwn
kendi
one's own
kendi
self; own; in person
kendi
self, oneself
kendi
eigen
kendi
he
İngilizce - İngilizce

kendinde teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kendi
A container of Asian derivation, usually handleless, used to hold liquid with a broad opening on top for inserting liquid and usually only one spout for pouring
Türkçe - Türkçe
Nesnenin doğal varlığı, durumu
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir: "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar."- B. Felek. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar: "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi."- R. E. Ünaydın
kendi
Kişisel: "Bizim için ölüm, yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir."- A. Ş. Hisar
kendi
İyelik eki almış bulunan isimlerden önce eksiz olarak iyelik düşüncesini pekiştirir, kişisel
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir
kendi
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar