We amused ourselves by playing games.
- Oyunlar oynayarak kendimizi eğlendirdik.
We prepared ourselves for the crash.
- Çarpışma için kendimizi hazırladık.
We should keep this for ourselves.
We did it ourselves.
He saved the boy at the risk of his own life.
- Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
One ought to be true to oneself.
- İnsan kendine karşı dürüst olmalı.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
Tom was signing autographs in front of the theater.
- Tom tiyatronun önünde kendi el yazısıyla imza atıyordu.
After the concert, Tom signed autographs.
- Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
I've also done the same thing several times myself.
- Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.