The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
The icy wind cut us to the bones.
- Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
My father suffers from osteoporosis.
- Babam kemik erimesinden acı çekiyor.
She suffers from osteoporosis.
- O, kemik erimesinden muzdarip.