Tom Joneses'lara ayak uydurmaktan bıktığını söylüyor.
- Tom says he's tired of trying to keep up with the Joneses.
Zamana ayak uydurmak için kitaplar ve dergiler okurum.
- I read books and magazines to keep up with the times.
Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.
- I had to study hard to keep up with the other students.
Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
- I couldn't run fast enough to keep up with them.
Ondan geri kalmamak için çok çalışmalıyım.
- I must study hard in order to keep up with him.
... Five million jobs doesn't even keep up with our population growth. And the only reason ...
... And sometimes it was like, me trying to keep up with ...