keep in a certain state, position, or activity; e

listen to the pronunciation of keep in a certain state, position, or activity; e
İngilizce - Türkçe

keep in a certain state, position, or activity; e teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

keep
saklamak

Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir. - This safe is for keeping valuables.

Bu sırrı saklamak zorundasın, tamam mı? - You've got to keep this secret, OK?

keep
{f} tutmak: .It'll keep you warm. Seni sıcak tu(Tarih) She keeps a diary. Günlük tutuyor. He keeps the books. Defter tutuyor
keep
{f} korumak

Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin. - You must eat properly to keep up your strength.

Tom soğukkanlılığını korumak için mücadele etti. - Tom struggled to keep his composure.

keep
almak

Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım. - I would have to take precautionary steps to keep him out.

keep
kale

Tom ilk kez Mary'yi eve getirdiğinde onun annesi bu bir kaleci. dedi. - The first time Tom brought Mary home, his mother said, This one's a keeper.

Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem tutar. - Tom always keeps a pencil behind his ear.

keep
yiyecek

Bütün bu yiyecekleri tutacak bir yerimiz yok. - We have no place to keep all this food.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir. - Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.

keep
(belli bir durumda) engellemek
keep
yemek

Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar. - Mary keeps her best dishes in that cabinet.

Nuh peygamber hayvanları birbirlerini yemekten nasıl uzak tuttu? - How did Noah keep the animals from eating each other?

keep
elde tutmak
keep
bulundurmak
keep
(İnşaat) korumak, muhafaza etmek
keep
{f} kalmak

Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir. - It is essential to keep calm in a time of crisis and avoid going haywire.

Yalnız kalmak istemiyorsanız size eşlik edebilirim. - If you don't want to stay alone, I can keep you company.

keep
idame etmek
keep
{f} işletmek
keep
hıfzetmek
keep
sahibi olmak
keep
metres olarak tutmak
İngilizce - İngilizce
keep
keep in a certain state, position, or activity; e