kazanma(arapça)

listen to the pronunciation of kazanma(arapça)
Türkçe - İngilizce

kazanma(arapça) teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

kazanma
acquisition
kazanma
winning

If the only thing that mattered was winning, then we'd be depressed. - Önemli olan tek şey kazanmak olsa, o zaman keyfimiz kaçar.

Winning the election was a great victory for the candidate's political party. - Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

kazanma
attainment
kazanma
achievement
kazanma
acquirement
kazanma
win

Is there any possibility that he'll win the election? - Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?

He didn't jump high enough to win a prize. - Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.

kazanma
obtainment
kazanma
earning

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

Being an orphan, my father had to start earning money at ten. - Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

kazanma
gaining

Their relationship really started gaining momentum. - Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.

kazanma ihtimali az şey
long shot
kazanma yolları
winning ways
kazanma şansı
look in
kazanma şansı az bahse girmek
take the odds
kazanma şansı olmayan at
outsider
kazanma şansı çok bahse girmek
lay the odds
değer kazanma
appreciation
ehliyet kazanma süresi
(Askeri) qualifying period
geri kazanma
recovery
zaman kazanma
to save time
üstün gelme, üstünlük, zafer kazanma
come on, superiority, victory, win
arazi kazanma
reclamation
arazi kazanma
land reclamation
bilgi kazanma
knowledge acquisition
elyaf geri kazanma eleği
(Matbaacılık, Basımcılık) disk filter
elyaf geri kazanma eleği
(Matbaacılık, Basımcılık) drum filter
geri kazanma
recovery, recuperation
hayatını kazanma
make a living
hız kazanma
run up
kolay kazanma
walkover
kurallara uygun ama haksız kazanma
gamesmanship
meslekte başarı kazanma
career
para kazanma
earning

Being an orphan, my father had to start earning money at ten. - Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

toprak kazanma
land reclamation
yeterli kazanma şans
(Konuşma Dili) sporting chance
üç elden ikisini kazanma
rubber
Türkçe - Türkçe
kesp
kisb
kazanma
Kazanmak işi, edinme
kazanma(arapça)