kazanabileceği

listen to the pronunciation of kazanabileceği
Türkçe - İngilizce
win on
influence; advance toward
kazan
boiler
kazan
cauldron

The witch is stirring her cauldron. - Cadı, kazanını karıştırıyor.

She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween. - Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.

kazan
earn

Does Tom earn enough money to live in the city? - Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!

kazan
{f} won

The Netherlands have won the 2010 World Cup. - 2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.

She won first prize in the exhibition. - İlk ödülünü sergide kazandı.

kazan
(Gıda) batch
kazan
(Gıda) cooker
kazan
{f} win

White to play and win. - Sıra beyazda ve kazandı.

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

kazan
kier
kazan
{f} gaining

The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength. - Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.

You're not gaining anything by doing so. - Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.

kazan
{f} winning

He got a prize for winning the competition. - O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.

Finding a decent man is more difficult than winning a lottery. - Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.

kazan
{f} earned

This is more than I have earned. - Bu, kazandığımdan daha fazla.

He earned money by delivering newspapers. - O, gazete dağıtarak para kazandı.

kazan
{f} gain

Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star. - İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.

Our team gained a great victory. - Takımımız büyük bir zafer kazandı.

kazan
seether
kazan
vessel
kazan
boiler; furnace (containing a boiler)
kazan
kepçe: İstanbul kazan ben kepçe. I have searched all over Istanbul
kazan
caldron, cauldron, large kettle
kazan
caldron
kazan
bowl

The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl. - Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.

Who do you think will win this year's Super Bowl? - Bu yılki final karşılaşmasın kimin kazanacağını düşünüyorsun?

kazan
cauldron, kettle; boiler, kier
kazan
(Tekstil) kettle
kazan
gross
İngilizce - İngilizce

kazanabileceği teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kazan
City in Russia, capital of Tatarstan, Russia
Kazan
City in Russia, administrative center of Tatarstan, Russia
Kazan
Turkish-born American stage and film director whose credits include Williams's A Streetcar Named Desire (1947) and the movies On the Waterfront (1954) and East of Eden (1955). City (pop., 2001 est.: 1,090,200), capital of the Tatarstan republic, western Russia. Located at the confluence of the Volga and Kazanka rivers, it was founded in the 13th century by Mongols of the Golden Horde; it became the capital of an independent khanate in the 15th century. In 1552 Ivan IV (the Terrible) captured Kazan and subjugated the khanate. The city was burned in a revolt (1773-74), but after its reconstruction it grew in importance as a trading centre, and by the beginning of the 20th century it was one of the chief manufacturing cities of Russia
Kazan
{i} city west-central Russia on the Volga river; family name; Elia Kazan (1909-2003), Turkish born United States movie and stage director and author of Greek parentage
kazan
an industrial city in the European part of Russia
Türkçe - Türkçe

kazanabileceği teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KAZAN
(Osmanlı Dönemi) (KEVZÂN) Semiz şişman kimse
kazan
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
kazan
Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı kapalı kap
kazan
Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap: "Koca bir kazan patates kaynattık."- A. Gündüz
kazan
Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu yer
kazanabileceği