kaymıştır

listen to the pronunciation of kaymıştır
Türkçe - İngilizce
shifted to
kay
{f} skiing

How often do you go skiing every year? - Her yıl ne sıklıkla kayağa gidersin?

I may go skiing at Zao next month. - Gelecek ay Zao'da kaymaya gidebilirim.

kay
{f} skid

The patrol car skidded to a stop. - Devriye arabası kayarak durdu.

The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson. - Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.

kay
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

kay
{f} ski

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

How often do you go skiing every year? - Her yıl ne sıklıkla kayağa gidersin?

kay
slid

Alice slid down the long slide. - Alice uzun yoldan kaydı.

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
{f} glide

The skaters glided across the ice. - Patenciler buzun üzerinde kaydı.

Tom watched the skaters glide across the ice. - Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.

kay
{f} slip

The politician is as slippery as an eel! - Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

This kind of shoe is apt to slip on wet ground. - Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

kay
{f} slipping

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

kay
{f} skating

I like skating better. - Patenle kaymayı daha çok severim.

I would not go skating today. - Bugün kayak yapmaya gitmedim.

kay
{f} sliding

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

kay
{f} skate

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

I think skateboards are usually cheaper than rollerblades. - Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.

kay
slither

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

kay
flow away
kay
{f} shift

Politics in this country is shifting towards the center. - Bu ülkedeki siyaset merkeze doğru kaymaktadır.

Politics in this country is shifting towards the right. - Bu ülkedeki siyaset sağa doğru kaymaktadır.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

Would you please slide the van door open? - Lütfen kamyonet kapısını kaydırarak açar mısın?

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
İngilizce - İngilizce

kaymıştır teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Türkçe - Türkçe

kaymıştır teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru
kaymıştır