kaydederek

listen to the pronunciation of kaydederek
Türkçe - İngilizce
(Hukuk) (ilke kararlarında) having noted (in resolutions), noting that...(in recommendations), acknowledging that
recording
(Politika, Siyaset) noting that
(Politika, Siyaset) having noted
enrolling
kaydet
{f} tape recorded
kaydet
make a record of
kaydet
{f} record

She recorded a few sentences. - Birkaç cümle kaydetti.

I recorded our conversation. - Konuşmamızı kaydettim.

kaydet
{f} recorded

The camera recorded nothing. - Kamera hiçbir şey kaydetmedi.

She recorded a few sentences. - Birkaç cümle kaydetti.

kaydet
{f} recording

Aren't you recording us right now? - Bizi şimdi kaydetmiyor musun?

Aren't you recording this? - Bunu kaydetmiyor musun?

kaydet
enroll

Fadil's parents enrolled him in a prestigious school in Cairo. - Fadıl'ın ailesi onu Kahire'deki prestijli bir okula kaydetti.

You should have enrolled your children months ago. - Çocuklarını aylar önce kaydetmeliydin.

kaydet
save

I didn't save the document. - Dökumanı kaydetmedim.

In which folder did you save the file? - Dosyayı hangi klasöre kaydettin?

kaydet
{f} enrolling
kaydet
tape record
kaydet
{f} registered

The thermometer registered minus ten last night. - Dün gece termometre eksi on derece kaydetti.

Have you registered that here? - Onu buraya kaydettiniz mi?

kaydet
prerecord
kaydet
{f} register

Have you come to register a crime? - Bir suçu kaydetmek için mi geldin?

Tom told me how to do it, but it didn't register. - Tom nasıl yapıldığını bana anlattı ama kaydetmedim.

İngilizce - Türkçe

kaydederek teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

kaydet
save
kaydet
record
kaydederek