I was beginning to lose my cool.
- Soğuk kanlılığımı kaybetmeye başlıyordum.
The yen is expected to lose value against the dollar.
- Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
I can't talk with my father without losing my temper.
- Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.
I can't stand losing her.
- Ben onu kaybetmeye dayanamam.
They lost no time in leaving their home.
- Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
Tom lost no time in parting with the money.
- Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.