kaybetmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- lose
I don't want to lose this match.
- Bu maçı kaybetmek istemiyorum.
Have patience with a friend rather than lose him forever.
- Onu sonsuza kadar kaybetmek yerine, bir arkadaşına karşı sabırlı ol.
- mislay
- deceive
- lost
It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
- Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- mislaid
- got lost
- melt away
- misplace
- (deyim) have the worst of
- fail to keep possession of
- get lost
- slip
- lose out
- to lose yitirmek
- chuck away
- forfeit
- to lose
Tom doesn't want to lose Mary.
- Tom Mary'yi kaybetmek istemiyor.
To lose face means to be humiliated.
- İtibarını kaybetmek aşağılanmak anlamına gelir.
- spend
We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
- Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- lose it
- to loose
- cast
- kan kaybetmek
- bleed
- kan kaybetmek
- to lose blood
- ceza olarak kaybetmek
- forfeit
- kaybet
- lose
Why did the lawyer lose in the argument?
- Avukat savunmada niçin kaybetti?
Don't lose confidence, Mike.
- Güvenini kaybetme, Mike.
- kaybet
- mislay
- kaybet
- {f} losing
I can't talk with my father without losing my temper.
- Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.
Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
- Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- kaybet
- {f} lost
I've lost all my money.
- Bütün paramı kaybettim.
Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
- Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- kaybetme
- loss
To keep you is no benefit. To destroy you is no loss.
- Sizi yaşatmak hiçbir şey kazandırmaz, kaybetmek ise hiçbir kayıp getirmez.
- su kaybetmek
- dehydrate
- zaman kaybetmek
- lose time
- bahisi kaybetmek
- to lose the bet
- bahsi kaybetmek
- to lose the bet
- bağlantıyı kaybetmek
- lose track of
- bekâretini kaybetmek
- to lose one's virginity
- cesaretini kaybetmek
- lose one's nerve
- cesaretini kaybetmek
- wilt
- cesaretini kaybetmek
- quail
- cesaretini kaybetmek
- lose heart
- cesaretini kaybetmek
- to lose courage/heart
- cesaretini kaybetmek
- despond
- dengesini kaybetmek
- lose one's balance
- dengesini kaybetmek
- 1. to lose its balance, lose its equilibrium. 2. to lose one's sense of balance
- dengesini kaybetmek
- to lose one's balance
- değer kaybetmek
- sag
- değer kaybetmek
- to depreciate
- ereksiyon kaybetmek
- lose erection
- eski gücünü kaybetmek
- go to seed
- eski gücünü kaybetmek
- run to seed
- gerginliğini kaybetmek
- ease off
- görme yeteneğini kaybetmek
- loose one's sight
- gözden kaybetmek
- loose sight of
- gözden kaybetmek
- lose sight of
- gözden kaybetmek
- to lose sight of
- gücünü kaybetmek
- pine away
- güven kaybetmek
- lose trust
- güven kaybetmek
- lose confidence
- her şeyini kaybetmek
- (oyunda) shoot the works
- hızını kaybetmek/yitirmek
- (for something) to weaken, lose its force
- ihale kaybetmek
- lose a tender
- iradesini kaybetmek
- loose one's self control
- itibarını kaybetmek
- to lose face
- itidalini kaybetmek
- to lose one's temper
- ivme kaybetmek
- be on decline
- ivme kaybetmek
- lose speed
- ivme kaybetmek
- lose acceleration
- izini kaybetmek
- to lose tract (of)
- izini kaybetmek
- lose track of
- izini kaybetmek
- to lose track (of)
- kaybet
- forfeit
- kaybet
- mislaid
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.
- kaybetme
- forfeiture
- kefalet hakkını kaybetmek
- forfeit one's bail
- kendini kaybetmek
- lose oneself
- kendini kaybetmek
- lose consciousness
- kendini kaybetmek
- be overwhelmed
- kendini kaybetmek
- 1. to lose consciousness. 2. to go into a towering rage
- kendini kaybetmek
- blackout
- kendini kaybetmek
- forget one's manners
- kendini kaybetmek
- a) to lose consciousness, to break down, to be beside oneself (with) b) to fly into a rage
- kilo kaybetmek
- loose flesh
- kontrolunü kaybetmek
- dissolve
- kontrolünü kaybetmek
- go off the deep end
- kozunu kaybetmek
- colloq . to lose, come out the loser
- kumarda kaybetmek
- to gamble sth away
- kumarda kaybetmek
- lose in gambling
- kumarda kaybetmek
- game away
- kumarda kaybetmek
- play away
- kumarda kaybetmek
- gamble away
- kıl payı kaybetmek
- to lose by a hair's breadth
- medeni ehliyetini kaybetmek
- (Politika, Siyaset) become incapacitated
- partiyi kaybetmek
- to come out the loser
- partiyi kaybetmek
- to lose the game
- pazar kaybetmek
- lose one's market
- prestij kaybetmek
- lose prestige
- puan kaybetmek
- lose point
- sayı ile kaybetmek
- to lose on points
- sayıca üstünlüğünü kaybetmek
- be outnumbered
- servet kaybetmek
- lose one's wealth
- seçimi kaybetmek
- be snowed under
- sırasını kaybetmek
- (for a baby) to get out of its normal routine of feeding and sleeping
- umut kaybetmek
- lose hope
- vakit kaybetmek
- to lose time
- varını yoğunu kaybetmek
- to lose one's all
- varını yoğunu kaybetmek
- to lose everything one has
- yerini kaybetmek
- lose one's seat
- yerini kaybetmek
- lose one's place
- yolunu kaybetmek
- lose one's bearings
- yolunu kaybetmek
- lose one's way
- yolunu kaybetmek
- to lose one's way
- yolunu kaybetmek
- stray
- önemini yavaş yavaş kaybetmek
- de escalate
- şeklini kaybetmek
- deform