kaya

listen to the pronunciation of kaya
Türkçe - Türkçe
Büyük ve sert taş kütlesi: "Dört tarafı su ile çevrili bir kayadır, bir adacık."- R. H. Karay
Kayaç
Büyük ve sert taş kütlesi
Büyük taş kütlesi
(Osmanlı Dönemi) CÜLMUD
sahr
sahre
kaya güvercini
(Hayvan Bilim, Zooloji) Kaya güvercini (Columba livia), güvercingiller (Columbidae) familyasından gagası ince ve gaga dibinde beyaz renkli minik bir leke bulunan yabani güvercin türü
kaya korusu
(deyim) Ege Bölgesine özgü kekik aromalı özel bir otun turşusu
kaya balığı
Kaya balığıgillerden, kayalık yerlerde yaşayan, çoğu koyu renkli küçük balık (Gobius gobius)
kaya balığıgiller
Kemikli balıklardan, küçük boyda iri başlı, yüzgeçleri karın üzerinde tekerlek biçiminde olan bir familya
kaya güvercini
Güvercingillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'nın kayalık yerlerinde yaşayan bir kuş (Columbo livia)
kaya hanisi
Lahos
kaya horozu
Güney Amerika'da yaşayan, erkekleri portakal renginde, başında tepeliği olan kuş (Rupicola)
kaya keleri
Bukalemun
kaya koruğu
Kayalık yerlerde biten ve bazı türlerinin yaprakları çiğ olarak yenen bir yaban bitkisi
kaya lifi
Taş pamuğu, asbest
kaya sansarı
Dağlık yerlerde yaşayan bir tür sansar
kaya sarmaşığı
Kayalıklarda biten sarımsak
kaya sarımsağı
Genç yaprakları sarımsak yerine kullanılan bir tür yaban sarımsağı (Allium ampeloprasum)
kaya suyu
Kayadan sızan su
kaya tuzu
Doğada billûr durumunda bulunan tuz
kaya örümceği
Taşlar arasında yaşayan bir örümcek türü
kesme kaya
Baskı altında kalarak sertleşmiş toprak
kör kaya
Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya veya sığlık
sapkın kaya
Buzların etkisiyle yerinden oynayıp uzaklara sürüklenmiş olan kaya
İngilizce - İngilizce
or Karak Japanese Mimana Tribal league formed sometime before the 3rd century AD in southern Korea and lasting until its subjugation to Silla in the 6th century. The people of Kaya are thought to have been closely related to the groups that crossed over from Korea to Japan a century or two earlier, and Kaya often enlisted Japan in its feuds with neighbouring Silla and Paekche. The Kaya people invented a unique 12-stringed zither, the kayagum
Türkçe - İngilizce
(isim) Rock

Seen at a distance, the rock looked like a human face. - Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock. - Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.

huge rock; large rock mass
rock cliff, rock precipice, palisade
(Askeri) rubble
stone

Tom sat down on a rock and removed a stone from his shoe. - Tom bir kayanın üzerine oturdu ve ayakkabısından bir taş çıkardı.

If plants and stones are in the water then this will happen: the plants float and the rocks sink. - Eğer bitkiler ve taşlar suda ise o zaman bu olur: bitkiler yüzer ve kayalar batar.

boulder

Moving a huge boulder is going to be very hard. - Çok büyük bir kaya parçasını hareket ettirmek çok zor olacak.

Mr Sato was standing on top of a boulder. - Bay Sato bir kayanın tepesinde duruyordu.

kaya midyesi
barnacle
kaya korusu
rock grove
kaya antilobu
klipspringer
kaya asfaltı
rock asphalt
kaya bilimi
petrology
kaya burgusu
drill bit
kaya delgisi
jack hammer
kaya delici
rock drill
kaya delme makinesi
rock drill
kaya döküntülü kıyı
reef
kaya döküntülü kıyı
rock reef
kaya döküntüsü
rock debris, detritus
kaya düşmesi
rock fall
kaya ezilmesi
cataclasis
kaya gibi
rock-hard
kaya gibi
strong, durable; stalwart, staunch
kaya gibi
rocky
kaya güvercin
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: güvercinler) rock pigeon, rock dove
kaya güvercini
rock (dove)
kaya işi
rockwork
kaya katmanının yeryüzüne çıkması
outcrop
kaya koruğu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: dişotugiller,şıtırciye) rose root
kaya kristal
rock crystal
kaya kırlangıcı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kırlangıçgiller) crag martin
kaya matkabı
jumper
kaya matkabı
rock drill
kaya matkabı
jackhammer
kaya mekaniği
rock mechanics
kaya mezarı
rock tomb
kaya meşesi
Russian oak
kaya meşesi
British oak
kaya meşesi
English oak
kaya molozu
rock debris
kaya parçası
rock

An asteroid is a bit of rock. - Bir asteroid bir kaya parçasıdır.

kaya patlaması
rock burst
kaya resimleri
rock drowings
kaya resmi archeol
cave painting
kaya sansar
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: sansargiller) beech marten, stone marten
kaya sansarı
beech marten
kaya serçesi
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Passeridae) rock sparrow
kaya sıvacıkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: sıvacıkuşugiller) rock nuthatch
kaya tabakası
rock stratum
kaya tabakası
shelf
kaya tozu
rock flour
kaya unu
rock flour
kaya yatağına paralel volkanik kaya tabakası
sill
kaya yelvesi
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kirazkuşugiller) rock bunting
kaya çukuru
pothole
kayalar
rocks

The ship was wrecked on the rocks. - Gemi, kayalara çarpmış.

We saw laborers blasting rocks. - Kayaları patlatan işçiler gördük.

benekli kaya balığı
(Denizbilim) round goby
ana kaya
parent rock, bedrock
aydan alınmış kaya parçası
moonrock
aşınmış kaya parçası
boulder
blok-şekilli kaya
(Jeoloji) blocky rock
buzulların sürüklediği kaya parçası
diluvium
bütün-kaya analizi
(Jeoloji) whole-rock analysis
büyük kaya sıvacıkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: sıvacıkuşugiller) eastern / great rock-nuthatch
dev kaya
scar
dev kaya
scaur
dirsek kaya
ledge rock
ekstrüzif kaya
extrusive rock
kesme kaya
mass of shaly or sandy rock
killi kaya
argillaceous rock
kuvarslı bir tür kaya
chert
kırık kaya parçaları
brash
kısır kaya
(Madencilik) barren rock
mantar kaya
(Coğrafya) pedestal rock
mantar kaya
(Coğrafya) pedestal boulder
mekanik tortul kaya
(Jeoloji) clastic rocks
püskürük kaya
igneous rock
sağlam kaya
bedrock
sıkı kaya
dense rock
tabii kaya asfalt
natural rock asphalt
tabii kaya hattı
original rock line
temel kaya
bedrock
temel kaya
(Çevre) base rock
volkanik kaya
batholite
volkanik kaya
batholith
volkanik kaya
igneous rock
yalçın kaya
scar
yeryüzüne çıkmış kaya
outcrop
yeryüzüne çıkmış kaya katmanı
outbreak
yokuşun dibindeki kaya parçaları
talus
yuvarlak kaya parçası
cobble
kaya