Indifference is the mildest form of intolerance.
- Kayıtsızlık, hoşgörüsüzlüğün en hafif biçimidir.
Tom tried to feign indifference.
- Tom kayıtsızlık numarası yapmaya çalıştı.
I'm totally indifferent to it.
- Ben ona tamamen kayıtsız değilim.
Lots of people in Japan are indifferent to politics.
- Japonya'da bir sürü insan siyasete kayıtsız.
Having too many apathetic consumers is a danger for the economy.
- Çok fazla kayıtsız tüketici olması ekonomi için bir tehlikedir.
I was really apathetic at first.
- İlk başta gerçekten kayıtsızdım.
Do you love me unconditionally?
- Beni kayıtsız şartsız seviyor musun?
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.