Indifference is like the ice on the poles: it kills everything.
- Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.
Tom tried to feign indifference.
- Tom kayıtsızlık numarası yapmaya çalıştı.
He seems to be indifferent to politics.
- Politikaya kayıtsız görünüyor.
John is indifferent about his clothes.
- John elbiseleri hakkında kayıtsız.
Having too many apathetic consumers is a danger for the economy.
- Çok fazla kayıtsız tüketici olması ekonomi için bir tehlikedir.
I was really apathetic at first.
- İlk başta gerçekten kayıtsızdım.
Do you love me unconditionally?
- Beni kayıtsız şartsız seviyor musun?
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.