kavramak

listen to the pronunciation of kavramak
Türkçe - İngilizce
clutch
grip
apprehend
comprehend

It's really hard to comprehend. - Kavramak gerçekten zor.

This theory is too difficult for me to comprehend. - Bu teoriyi kavramak için benim çok zordur.

grasp
conceive
digest
ideat
take hold of
get the hang of

How long does it take to get the hang of this sewing machine? - Bu dikiş makinasını kavramak ne kadar sürer?

follow
cotton on
fasten on
take in
embrace
(deyim) make of
fasten upon
realize
savvy
ideate
pick up
snatch
cotton to
catch on
get hold of
discern
latch on to
to comprehend, to understand, to apprehend; to grasp, to seize, to grip, to bite, to snatch; to clutch
cup
hold
catch
come home
grab
clench
seize
to grasp, clutch
clasp
engage
understand
get a grip
bite
absorb
clip
appreciate
dawn on
fathom
compass
get

How long does it take to get the hang of this sewing machine? - Bu dikiş makinasını kavramak ne kadar sürer?

apperceive
{f} nail
read
grok
take a grip
to grasp
see into
{f} perceive
see
{f} twig
{f} sum up
kavrama
grasp

The problem is beyond my grasp. - Sorun benim kavramamın ötesinde.

He tried to grasp the rail. - O, demiryolunu kavramaya çalıştı.

kavrama
{i} comprehension
kavrama
grip

Tom loosened his grip. - Tom kavramasını gevşetti.

Tom has a powerful grip. - Tom'un güçlü bir kavraması var.

kavrama
{i} insight
kavrama
penetration
kavrama
{i} bite
kavrama
{i} chuck
kavrama
{i} fathom
iyice kavramak
penetrate
kavra
(Bilgisayar) grip

He gripped the tennis racket tightly. - Tenis raketini sıkıca kavradı.

Tom relaxed his grip. - Tom kavrayışını gevşetti.

kavrama
purchase
kavrama
(Otomotiv) mesh
tam olarak kavramak
(deyim) make out
kavra
{f} clutch

He clutched her arm firmly. - O kolunu sıkıca kavradı.

kavra
ideate
kavra
{f} grasping
kavra
{f} grasp

I never know what to say to people who have absolutely no grasp of the basic facts and are too ignorant to realise it. - En temel gerçekleri bile kavrayamayan ve bunu farkedemeyecek kadar cahil insanlara hiçbir zaman ne diyeceğimi bilmiyorum.

He grasped the rope with two hands. - İpi iki eliyle kavradı.

kavrama
cognition
kavrama
clutch
kavrama
coupler
kavrama
discernment
kavrama
clasp
kavrama
range
kavrama
coupling
kavrama
sensation
kavrama
hang

How long does it take to get the hang of this sewing machine? - Bu dikiş makinasını kavramak ne kadar sürer?

f anlamak, kavramak
f understand, to comprehend
kavrama
clutching
bir bakışta kavramak
review
bir durumu anlamak/kavramak
sum something up
durumu hemen kavramak
keep one's wits about one
kavrama
cognizance
kavrama
understanding
kavrama
apprehension
kavrama
uptake

He's a good kid - very quick on the uptake and he does whatever needs to be done. - O iyi bir çocuk - kavramada çok hızlı ve yapılması gerekeni yapar.

kavrama
apperception
kavrama
grasping, grasp, clutch
kavrama
comprehension, understanding, cognition, apprehension; coupling, clutch
kavrama
perception
kavrama
cinch
kavrama
comprehension, understanding, grasp
kavrama
gripping
kavrama
claw
kavrama
auto., mech. clutch; clutch pedal
kavrama
seizing
kavrama
cognation
kavrama
(wooden) crosspiece, brace, strut
kavrama
engaging
kavrama
prehension
kavrama
digestion
kavrama
conception
kavrama
realization
kavrama
clamp
kavrama
(Tekstil) clutch coupling
yanlış kavramak
misconceive
yolu iyi kavramak
hold the road well
zor kavramak
be slow on the uptake
çabuk kavramak
be quick on the uptake
önceden kavramak
prefigure
Türkçe - Türkçe
Elle sıkıca tutmak: "Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı."- N. Cumalı
Elle sıkıca tutmak
Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak
El ile ekin yolmak
Her yönünü anlamak, iyice anlamak, tam anlamak: "İnsanoğlu gerçeğin bir parçasını kavradı mı, bütününü kavradığı düşüne kapılır."- S. Birsel
Kıvranmak, acı çekmek
Motorlu araçlarda debriyaj pedali görev yapmak
Her yönünü anlamak, iyice anlamak, tam anlamak
(Osmanlı Dönemi) ZABT
KAVRA
(Osmanlı Dönemi) Geniş yer
kavrama
Bu düzeni işletmeye yarayan ayaklık
kavrama
Küçük orak
kavrama
Ağaç kuşak
kavrama
Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayıran, motordan gelen hareketi sarsıntısız olarak öteki aktarma ögelerine ileten düzen, debriyaj
kavrama
Kavramak işi, anlama, algılama
kavramak