katan

listen to the pronunciation of katan
Türkçe - İngilizce
adds
Army Data Distribution System
guidebook of data related to the Antarctic
third-person singular of add
plural of add
system of distribution in the US army
Applications Developmental Data System NASA System at Goddard Space Flight Center for processing thematic mapper data at high throughput rates
New names added to the circulation file
Affixes or attaches; performs mathematical addition of figures
system of airborne delivery
kat
{i} storey

You need an elevator if you want to go down twenty storeys. - Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.

All storeys of the house are made of wood. - Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.

kat
{i} fold

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

Tom folded the paper before handing it to Mary. - Tom kağıdı Mary'ye vermeden önce katladı.

kat
{i} floor

The library is on the 4th floor. - Kütüphane 4. kattadır.

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

kat
story

Kate was surprised by Brian's story. - Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

I live in a two story house. - Ben iki katlı bir evde yaşarım.

kat
ply
kat
stair

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house. - Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.

kat
{i} fall

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

kat
times

Australia is about twenty times larger than Japan. - Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.

Light travels around the earth seven and a half times a second. - Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.

kat
slab
kat
flight

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

I carried Tom down two flights of stairs. - Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.

kat
film

I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid. - Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.

kat
(Tekstil) layer (fabric)
kat
(Jeoloji) horizon
kat
(Tekstil) fabric
kat
(Bilgisayar) embed
kat
(Bilgisayar) cube
kat
coat

They put a coat of paint on the chair. - Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.

The house needs a new coat of paint. - Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.

kat
crease
kat
flat

My flat is located on the first floor. - Dairem birinci katta bulunmaktadır.

Do you have a flat or a house? - Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?

kat
layer

Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing. - Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.

The upper ocean has warmed up much more than deeper layers. - Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.

kat
convolution
kat
stratum
kat
coating
kat
covering
kat
pucker
kat
tier
kat
multitude
kat
multiple
kat
admix
kat
by the times
bire bin katan kimse
exaggerator
dalga katan
(Fizik) wave train
her şeyi hesaba katan
circumspect
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
time(s)
kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
(dokuma) pile
kat
thicknesses
kat
superinduce
kat
double

The number of employees doubled in ten years. - Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.

We'll have to double our budget for next year. - Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

lezzet katan
saporific
renk katan
embellisher
İngilizce - İngilizce

katan teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

Purim Katan
{i} (Hebrew) "Little Purim", Purim holiday celebrated in the second month of Adar (in leap years on the Hebrew calendar)
Talit Katan
light cotton garment with knotted tassels on its corner worn by religious male Jews
kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Kuşların kuyruğu dibi
(Osmanlı Dönemi) Dağ ismi
Kat
misil
Kat
nezt
Kat
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
katan