During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.
The bedrooms are upstairs.
- Yatak odaları üst kattadır.
We heard someone go upstairs.
- Birinin üst kata gittiğini duyduk.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
I live in a two story house.
- Ben iki katlı bir evde yaşarım.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Tom's knee hurts when he walks up or down stairs.
- Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
The library is on the 4th floor.
- Kütüphane 4. kattadır.
A fire broke out on the fifth floor.
- Beşinci katta bir yangın patlak verdi.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
The house looked wonderful with its fresh coat of paint.
- Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
This tunnel is twice as long as that one.
- Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
I live on the first floor.
- Zemin katta oturuyorum.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
I left my dictionary downstairs.
- Sözlüğümü alt katta bırakmışım.
Tom came downstairs in his pajamas.
- Tom pijamaları ile alt kata geldi
We went downstairs to have breakfast.
- Kahvaltı yapmak için aşağı kata indik.
I went back downstairs.
- Aşağı kata geri gittim.
She had the box carried to the first floor.
- Kutuyu birinci kata taşıttı.
I'd like seats on the first floor.
- Birinci kattaki koltukları isterim.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
Your book is double the size of mine.
- Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
The restaurant is on the ground floor.
- Restoran zemin katta.
The number of temporary workers has almost tripled since 2003.
- Geçici işçilerin sayısı 2003'ten beri neredeyse üç katına ulaştı.
Since the Industrial Revolution, the world population has more than tripled.
- Sanayi devriminden beri dünya nüfusu üç kattan daha fazla arttı.
The national debt has trebled in the last ten years.
- Ulusal borç son on yılda üç katına çıkmıştır.