I'm sure that wasn't intentional.
- Onun kasıtlı olmadığına eminim.
Yes, I did this intentionally.
- Evet, bunu kasıtlı yaptım.
She looked at me in a deliberate way and left the meeting room.
- Kasıtlı bir şekilde bana baktı ve toplantı salonundan ayrıldı.
He told deliberate lies.
- O, kasıtlı yalanlar söyledi
Did you do that purposely?
- Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.
- Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.
Yes, I did this intentionally.
- Evet, bunu kasıtlı yaptım.
I'm sure that wasn't intentional.
- Onun kasıtlı olmadığına eminim.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
I'm sure that wasn't intentional.
- Onun kasıtlı olmadığına eminim.
He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
He deliberately ignored me when I passed him in the street.
- Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.
Did you do that intentionally?
- Sen onu kasıtlı olarak mı yaptın?
You're intentionally throwing the game.
- Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
Did you do that purposely?
- Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
You purposely gave the wrong answer, didn't you?
- Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?
We skipped his turn on purpose.
- Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
He didn't do it on purpose.
- O onu kasıtlı yapmadı.
Tom made this mistake intentionally.
- Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.