karmak

listen to the pronunciation of karmak
Türkçe - İngilizce
to shuffle (cards)
to thrust (something) into (something else)
to mix, to blend; to shuffle
to mix, blend (a dry substance and a liquid)
institute
steep
blend
combine
permute
shuffle
{f} mix
karma
mixed

You should be more careful about what you say in mixed company. I know you're just joking, but not everyone would understand. - Sen karma şirkette söylediklerin konusunda daha dikkatli olmalısın. Ben sadece senin şaka yaptığını biliyorum, ama herkes anlamayacaktır.

I'm getting all mixed up. - Karman çorman alıyorum.

kar
{i} snow

It will probably snow tomorrow. - Yarın muhtemelen kar yağacak.

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

karma
combined
kâr
profit

He claimed his share of the profits. - Kar payını talep etti.

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

kâğıtları karmak
shuffle the cards
kâğıtları karmak
to shuffle the cards
kâğıtları karmak
shuffle
kâr
{i} catch

My wife is liable to catch a cold. - Karım üşütmeye eğilimli.

You're going to catch hell from your wife if she finds out. - Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.

kâr
benefit

It will be to our mutual benefit to carry out the plan. - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

kar
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

karma
(Hukuk) joint
kâr
capital

He advocated State Capitalism over Market Capitalism. - O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.

Most French people are against capital punishment. - Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.

kâr
{i} return

I bought him a drink in return for his help. - Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.

What does Tom get in return for all the work he's done? - Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?

karma
shuffle

It's your turn to shuffle. - Kağıtları karma sırası sende.

Do you want me to shuffle the cards? - Kartları karmamı ister misin?

kâr
gain

They tried very hard to gain an advantage over one another. - Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.

Perry decided to gain information from Drake. - Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.

kar
(Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
kar
(Bilgisayar) mix

Air is a mixture of various gases. - Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.

Mary mixed the ingredients to make a cake. - Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.

kar
(Ticaret) yield

He finally yielded to the request of his wife and bought a house. - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

You must not yield to temptation. - Günaha karşı boyun eğmemelisin.

kar
flake
kar
returns
kar
(Ticaret) margin

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

This company uses cheap labor to increase its profit margins. - Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.

kar
boot

Tom kicked the snow off his boots. - Tom karı tekmeleyerek botundan düşürdü.

I always wear boots when it rains or snows. - Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.

karma
combination
karma
composite board
karma
compound winding
karma
public-private
karma
hashing
karma
remixing
karma
blend
kar
{i} yielding
karma
composite
karma
mixing

The concrete mixing plant is just a mile from the worksite. - Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.

karma
coed

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

kâr
take

Lucy's mother told her to take care of her younger sister. - Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.

I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow. - Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

kâr
takings
kâr
account

The game was delayed on account of snow. - Maç kar nedeniyle ertelendi.

Our train was delayed on account of the heavy snow. - Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.

kar
profit making
kar
a profit
kâr
revenue
kâr
benefit. gain. profit
kâr
avails
iskambil kâğıtlarını karmak
riffle
karma
mixing; mixed, composite; (eğitim) coed
karma
olio
karma
shuffling

Tom picked up the cards and began shuffling them. - Tom kartları aldı ve onları karmaya başladı.

karma
coeducational

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

karma
karma
karma
integrated
karma
public private
karma
{i} mixture
karma
(Nükleer Bilimler) hybrid
kâr
pay dirt
kâr
avail

Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation. - Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.

This bacteria is resistant to every available antibiotic. - Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.

kâr
gainings
kâr
fruit

My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches. - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.

kâr
melon

My sister likes melons and so do I. - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.

Mary likes watermelons more than melons. - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.

kâr
profit, gain, takings; benefit
kâr
increment
yeniden karmak
reshuffle
İngilizce - İngilizce
Türkçe - Türkçe
Karıştırmak, bibirine katmak
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
Karıştırmak, birbirine katmak
Arkasından konuşmak
kâr
(Osmanlı Dönemi) kazanç
KAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kur-Kirân) Zift, kara boya
KAR
(Osmanlı Dönemi) Deve. Dağ keçisi
KAR
(Osmanlı Dönemi) Küçük tepe
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara büyük ta
KAR
(Osmanlı Dönemi) Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara taşlı yer
Kar
(Osmanlı Dönemi) DAHK
Kar
(Osmanlı Dönemi) ZALM
KÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi
Kâr
(Osmanlı Dönemi) DE'B
kar
Kapıyı çalma
kar
Eskiden Dicle ve Fırat ırmaklarında kullanılan yelkenli bir tekne
kar
Yarar, menfaat, fayda
kar
Doktorun muayene etmek istediği yere parmağıyla vurması
kar
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu."- T. Buğra
kar
Orhan Pamuk'un bir romanı
kar
Klasik Türk müziğinde sözlü yapıt formu
karma
Sihizm'de kişinin bu dünyada yaptıklarının öteki alemdeki hayatına tesir edeceğine inancını anlatan terim
karma
Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit
karma
Hint felsefesinde, bir bireyin geçmiş eylemlerinin gelecek yaşamları ya da yeniden doğuşları üzerindeki etkisi
karma
Karmak işi
karmak