The result of the election is in doubt because of a large number of undecided voters.
The question of man's destiny is still undecided.
She decided to quit her job.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
Tom had trouble deciding what to do next.
- Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
Please take your time before deciding what to do.
- Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
He decided to quit smoking.
- Sigarayı bırakmaya karar verdi.
The verdict is something only a jury can decide.
- Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.
In the first place we have to decide on the name.
- İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
We should determine what is to be done first.
- Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.