Subjects characterized as having achieved decisional equilibrium were well distributed throughout the range of decisional situations, although none of these individuals participated in more than nine different decisions.
I decided to be happy because it's good for my health.
- Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
Tom had trouble deciding what to do next.
- Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
Please take your time before deciding what to do.
- Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
He decided to quit smoking.
- Sigarayı bırakmaya karar verdi.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
The verdict is something only a jury can decide.
- Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.
First, we decide on what needs to be decided, then we split into two teams.
- Öncelikle karar verilmesi gerekenlere karar veririz sonra iki takıma ayrılırız.
Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
- Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.