Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness.
- Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır.
I'm the black sheep of the family.
- Ben ailenin yüz karasıyım.
A white coin is for a black day.
- Ak akçe kara gün içindir.
The place is not accessible by land.
- Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
The elephant is the largest land animal.
- Fil en büyük kara hayvanıdır.
She is very afraid of the dark.
- O, karanlıktan çok korkar.
He is terrified of the dark.
- O karanlıktan çok korkar.
Do you want fresh ground pepper on your salad?
- Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?
The government decided to ban the book on grounds of indecency.
- Hükümet ahlaksızlık gerekçesiyle kitabı yasaklamaya kararı verdi.
Don't be so gloomy about the future.
- Gelecek hakkında bu kadar karamsar olma.
It's a very gloomy day.
- Çok iç karartıcı bir gün.
I don't think it makes him a bad person just because he's decided he likes to eat horse meat.
- Sadece at eti yemeği sevdiğine karar verdiğinden dolayı bunun onu kötü bir kişi yapacağını sanmıyorum.
I'm bad at singing karaoke.
- Karaoke söylemede kötüyüm.
We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan ana karaya bir feribota bindik.
The economic situation is very bleak.
- Ekonomik durum çok iç karartıcı.
The sky looks ominous. I wonder if it will rain.
- Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.