We received a warm welcome.
- Sıcak bir karşılamayla ağırlandık.
He responded to a speech of welcome.
- Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.
- Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.
I went there for the purpose of meeting him.
- Onu karşılamak amacıyla oraya gittim.
Our company's first priority is meeting our customers' needs.
- Şirketimizin ilk önceliği, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Gentlemen, allow me to say a few words in greeting.
- Baylar, karşılamada birkaç söz söylemem için bana izin verin.
I was sure of receiving a good welcome.
- Ben iyi bir karşılama almaktan emindim.
Where's the welcoming committee?
- Karşılama komitesi nerede?
Please help me in welcoming Tom.
- Lütfen Tom'u karşılamam da bana yardım et.
She promised to meet him last night.
- O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
Do not forget to meet me at the station.
- Beni istasyonda karşılamayı unutma.
She promised to meet him last night.
- O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
I went to the airport to meet my father.
- Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
Whenever I walk by that teahouse, the boss always comes out to welcome me.
- Her ne zaman o çayevine gitsem, patron beni karşılamak için dışarıya gelir.
They waved flags to welcome the princess.
- Prensesi karşılamak için bayraklar salladılar.
I was chosen to satisfy you.
- Seni karşılamak için seçildim.
Paul came to Rome to greet me.
- Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.
Tom wasn't there to greet Mary.
- Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.
Don't take the trouble to come and meet me.
- Gelip beni karşılamak için zahmet etmeyin.
He has a wife and two young children to provide for.
- O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
I'm trying my best to provide for you and your brother.
- Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
Rain or shine, the athletic meet will be held.
- Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
Where's the welcoming committee?
- Karşılama komitesi nerede?
Please help me in welcoming Tom.
- Lütfen Tom'u karşılamam da bana yardım et.
That's enough money to cover the expenses.
- O, masrafları karşılamak için yeterli paradır.
I have to cover his loss.
- Onun kaybını karşılamak zorundayım.
That was all I could afford.
- Bütün karşılayabildiğim buydu.
I don't think I can afford this.
- Bunu karşılayabileceğimi sanmıyorum.
The government was compelled to defray the costs of the war.
- Hükümet savaş maliyetleri karşılamak zorunda kaldı.