Sami and Layla's encounters were limited to their workplace.
- Sami ve Leyla'nın karşılaşmaları işyerleri ile sınırlıydı.
Never in his life had he encountered such a dilemma.
- Hayatında hiç böyle bir ikilem ile karşılaşmamıştı.
Our meeting was quite accidental.
- Karşılaşmamız oldukça raslantıydı.
Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
- Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
As I entered the coffee shop, I found two young men watching a wrestling match on television.
- Kafeye girdiğim gibi televizyonda güreş karşılaşması izleyen iki genç erkek gördüm.
It's always disappointing when you lose a match on penalties.
- Karşılaşmayı penaltılarda kaybetmen daima hayal kırıklığına uğratıyor.
The game will be held even if it rains.
- Yağmur yağsa bile karşılaşma yapılır.
The track meet was called off on account of the heavy rain.
- Atletizm karşılaşması yoğun yağış nedeniyle iptal edildi.
I took part in the athletic meeting.
- Ben, atletizm karşılaşmalarına katıldım.
The athletic meet was postponed due to rain.
- Atletik karşılaşma yağmur dolayısıyla ertelenmişti.