karşılık

listen to the pronunciation of karşılık
Türkçe - İngilizce
response
provision
counterpart
equivalent

A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes. - Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.

reply

Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply. - Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.

response, reaction; answer, response, reply, acknowledgement; reciprocity; equivalent, counterpart; recompense, compensation, allowance; reward, consideration
payoff
remuneration
opposite, contrary
return

What does Tom want in return? - Tom karşılık olarak ne istiyor.

What do I have to do in return? - Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?

repayment
(Hukuk) set-off, counterpart
response, reply
recompense
offset
response, reaction
bargain
counterbalance
amount paid; equivalent given in return
payment
quid pro quo
equivalent (of a term)
as against
reciprocation
consideration
appropriation, designated fund
provisions
quittance
reward
answer

She knows better than to answer back to him. - Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.

The dog answers to the name John. - Köpek John adına karşılık veriyor.

requital
wages
counter

He countered their proposal with a surprising suggestion. - O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.

counterweigh
(Bilgisayar) feedback
(Kanun) reserve
(Ticaret) rejoinder
(Ticaret) collateral
price
comeback
(Ticaret) request
(Havacılık) in turn
cash cover
retribution
answerback
retort

He retorted immediately. - O, derhal karşılık verdi.

redress
riposte
allowance
setoff
quid
feed back
alternate
karşılık vermek
{f} respond

Don't bother to respond. - Karşılık vermek için rahatsız olma.

karşılık olarak
in exchange for
karşılık ayırma
spend money
karşılık beklemeden
disinterested
karşılık beklemeksizin
be free from all expectations
karşılık beklemeksizin
have no expectations
karşılık olma, karşılama
have money, meet
karşılık olmak
In response to
karşılık vermek
reciprocate
karşılık beklemeden yapılan
disinterested
karşılık beklememe
disinterestedness
karşılık birimi
answerback unite
karşılık istemez
Don't argue./Don't talk back
karşılık kodu
answerback code
karşılık olarak
1. in return. 2. in reply
karşılık olarak
in reply to, in return, back
karşılık olarak
in place of
karşılık olarak
in return

What do you want in return? - Karşılık olarak ne istiyorsun?

What do I have to do in return? - Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?

karşılık olarak
in lieu
karşılık olarak
in answer to
karşılık rayı
wing rail
karşılık varlıklar
(Hukuk) reserve assets
karşılık veren
respondent
karşılık verme
back talk
karşılık verme
reciprocation
karşılık verme
back chat
karşılık verme
answering back
karşılık vermek
talk back
karşılık vermek
hit back
karşılık vermek
riposte
karşılık vermek
counter
karşılık vermek
answer back
karşılık vermek
reply
karşılık vermek
answer
karşılık vermek
give back
karşılık vermek
answerback
karşılık vermek
a) to answer, to respond b) to answer back, to retort c) to counter
karşılık vermek
repay
karşılık vermek
to talk back (to), answer (someone) back
karşılık vermek
come back
karşılık vermek
strike back
karşılık vermeyen
irresponsive
buna karşılık
on the other hand
karşılık gelmek
correspond

A cubic meter corresponds to 1000 liters. - Bir metreküp, 1000 litreye karşılık gelmektedir.

karşılık gelmek
correspond to
aynen karşılık vermek
retort
aynı şekilde karşılık verilmek
retaliate
karşılık vermek
respond to
karşılık gelmek
(Matematik) subtend
karşılık gelmek
equal
karşılık olarak
in reply to
karşılık vermek
spoken in response
karşılık vermek
(Ticaret) render
karşılık vermek
spoke in response
karşılıklar
reserves
yetersiz karşılık
(Ticaret) insufficient funds
karşılık olarak
retaliatory
karşılık olarak
back
karşılık vermek
retort
karşılık vermek
return
karşılık vermek
react
karşılık vermek
rejoin
karşılık vermek
talk back to
karşılık vermek
counteract
karşılık olarak
in of place
karşılık olarak
in the place of
aynen karşılık
tit for tat

Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat. - Tom bana ağır biçimde hakaret etti ama ben ona aynen karşılık verdim.

aynen karşılık
tit-for-tat strategy
aynen karşılık stratejisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) tit-for-tat strategy
aynen karşılık verme
retortion
aynen karşılık verme
reprisal
aynı şekilde karşılık
pay in kind
aynı şekilde karşılık vermek
pay back in one's own coin
borca karşılık teminat
indemnity against liability
cevaba cevapla karşılık vermek
rejoin
cevaba cevapla karşılık vermek
reply
eleştiriyle karşılık vermek
oppugn
esnek karşılık doktrini
(Hukuk) flexible response doctrine
gülümseme ile karşılık vermek
smile
günaha karşılık ceza
(kilise) penance
karşılık olarak
against
kitlesel karşılık doktrini
(Politika, Siyaset) mass retaliation doctrine
kitlesel karşılık doktrini
(Hukuk) massive retaliation doctrine
kötülüğe iyilikle karşılık vermek
heap coals of fire on one's head
küstahça karşılık
back chat
meydan okumaya karşılık vermek
pick up the glove
meydan okumaya karşılık vermek
take up the glove
minnet borcuna karşılık
in gratitude for
nakit karşılık
(Ticaret) cash reserve
suçlamaya karşılık vermek
recriminate
topyekün karşılık doktrini
(Hukuk) massive retaliation doctrine
zararla karşılık
(Hukuk) reprisal, retaliation
zararla karşılık belgeleri
(Hukuk) letters of marques or reprisals
şiddetle karşılık verme
a warm reception
Türkçe - Türkçe
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele: "Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu."- H. R. Gürpınar
Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel: "Bir buçuk aylığının karşılığı olan üç yüz lira hatırı sayılır bir para idi."- R. H. Karay
Cevap, yanıt
Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat
Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz
Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel
annaç
mukabil
ivaz
(Osmanlı Dönemi) MÜCAZAT
Karşılık olarak
(Hukuk) MÜTEKABİLEN
İngilizce - Türkçe

karşılık teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

karşılık görmek
Get reciprocity
karşılık