They were compelled to acquiesce in a government which they did not regard as just.
I have to oppose this idea.
- Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
Lincoln opposed slavery.
- Lincoln köleliğe karşı çıktı.
Tom opposed the plan.
- Tom plana karşı çıktı.
Don't go against his wishes.
- Onun arzularına karşı çıkma.
They are strongly opposing my proposal.
- Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.
Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline.
- Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.