karıştırma teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (kitap) browsing
- combination
- commixture
- adulteration
- mix
Combine all the ingredients in the mixing bowl.
- Karıştırma kabında tüm malzemeyi birleştirin.
Don't mix sugar with salt.
- Şekeri tuzla karıştırma.
- mixture
- confusing, confusion, mixing up
- stir
I don't want to stir things up.
- Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
I'm not trying to stir up trouble. I'm just telling you what I heard.
- Ortalığı karıştırmaya çalışmıyorum, duyduğumu söylüyorum sadece.
- shuffling
- stirring
- admixture
- mixing, mixture
- shuffle
- compound
- intermixture
- mixing
Put the yolks in a large mixing bowl.
- Sarımsakları büyük bir karıştırma kabına koyun.
Combine all the ingredients in the mixing bowl.
- Karıştırma kabında tüm malzemeyi birleştirin.
- confusion
There is danger of confusion between them.
- Aralarında karıştırma tehlikesi var.
- (Nükleer Bilimler) agitation
- commingling
- blend
- disturb
- (Askeri) interference
- intermingling
- implicate
- blending
- plateau
- messing
I don't want people messing with my stuff.
- İnsanların malzememi karıştırmasını istemiyorum.
- infusion
- implication
- derangement
- interfusion
- {i} concoction
- disruption
- karıştırmak
- stir
I don't want to stir things up.
- Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
- karıştırmak
- {f} mix
It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikelidir.
I don't like to mix business with pleasure.
- İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
- karıştırmak
- blend
- karıştırma çubuğu
- muddler
- karıştırma (yayın-telsiz)
- (Askeri) jamming
- karıştırma kontrol makamı
- (Askeri) jamming control authority
- karıştırma masası
- mixing console
- karıştırma odası
- stirrer
- karıştırma tüpü
- mixer tube
- karıştırma valfı
- mixing valve
- karıştırma verimi
- mixing efficiency
- karıştırma çubuğu
- (içki) swizzle stick
- kafa karıştırma
- mixing head
- kâğıtları ikiye bölüp karıştırma
- riffle
- karıştırmak
- {f} scramble
- karıştırmak
- mistake
- karıştırmak
- {f} mess
- karıştırmak
- {f} implicate
- karıştırmak
- {f} stir up
- karıştırmak
- commingle
- karıştırmak
- tousle
- karıştırmak
- confuse
I didn't want to confuse people.
- İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.
- karıştırmak
- confuse with
- karıştırmak
- browse
- karıştırmak
- clutter
- karıştırmak
- clutter up
- karıştırmak
- whomp up
- karıştırmak
- play with
- karıştırmak
- involve in
- karıştırmak
- compound
- karıştırmak
- involve with
- karıştırmak
- toy with
- karıştırmak
- mistake somebody for
- karıştırmak
- mess something about
- karıştırmak
- crinkle
- karıştırmak
- tangle up
- karıştırmak
- {f} jumble
- karıştırmak
- throw
- mekanik karıştırma
- (Askeri) mechanical jamming
- karış
- butt in
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
- karış
- horn in
- karış
- {f} interfering
- karış
- interfere
Don't interfere in private concerns.
- Özel işlere karışmayın.
Don't interfere with my work.
- Benim işime karışmayın.
- karış
- embroil
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
- karış
- meddle
Don't meddle in his affairs.
- Onun işlerine karışmayın.
Don't meddle in other people's affairs.
- Diğer insanların işine karışmayın.
- karış
- {f} meddling
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
I don't have any intention of meddling into your affairs.
- Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.
- karıştırmak
- admix
- karıştırmak
- muddle up
- karıştırmak
- cloud
- karıştırmak
- ravel
- karıştırmak
- perturb
- karıştırmak
- obscure
- karıştırmak
- root
- karıştırmak
- {i} shuffle
- karıştırmak
- entangle
- karıştırmak
- root about
- karıştırmak
- interfuse
- karıştırmak
- discompose
- karıştırmak
- ruffle
- karıştırmak
- mingle
- karıştırmak
- mix up
- karıştırmak
- disturb
- karıştırmak
- muddle
- karıştırmak
- root around
- karıştırmak
- disarrange
- karıştırmak
- {f} litter
- birbirine karıştırma
- confusion
- burun karıştırma
- pick
- cıva ile bir başka madeni karıştırma
- amalgamation
- elektro optik karıştırma
- (Askeri) electro-optical jamming
- elle karıştırma
- hand mixing
- elle karıştırma
- hand mix
- hile karıştırma
- wangle
- infrared karıştırma
- (Askeri) infra-red jamming
- karış
- span
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
- karış
- span, hand span
- karış
- intermingle
- karış
- interlope
- karıştırmak
- disorder
- karıştırmak
- to get (things) mixed up in one's mind
- karıştırmak
- add
- karıştırmak
- embroil
- karıştırmak
- (burun) pick
- karıştırmak
- complicate
- karıştırmak
- to mix, stir; to blend
- karıştırmak
- commix
- karıştırmak
- amalgamate
- karıştırmak
- (saç) tousle
- karıştırmak
- to confuse (someone or something) with
- karıştırmak
- disconcert
- karıştırmak
- disarray
- karıştırmak
- darken
- karıştırmak
- (ateş) trim
- karıştırmak
- to rummage through; to thumb through
- karıştırmak
- concoct
- karıştırmak
- churn
- karıştırmak
- disorganize
- karıştırmak
- confound
- karıştırmak
- to get (someone) involved in or mixed up in (something); to introduce (one topic) alongside (another)
- karıştırmak
- to mix, to mingle, to blend; to stir; to disturb, to disorder, to scramble; (burnunu, dişini) to pick; to shuffle; to search (through/into), to rummage (about/through), to fumble (about/around); to confuse, to complicate, to confound; to mix sth up, to mu
- karıştırmak
- diffuse
- karıştırmak
- {f} muss
- karıştırmak
- {f} hash
- karıştırmak
- toss
- karıştırmak
- foul up
- karıştırmak
- {f} knot
- karıştırmak
- perplex
- karıştırmak
- pick
- karıştırmak
- jumble together
- karıştırmak
- {f} poke
- karıştırmak
- jumble up
- karıştırmak
- {f} weave
- karıştırmak
- snafu
- karıştırmak
- ferret about
- karıştırmak
- monkey with
- karıştırmak
- make hay of smth
- karıştırmak
- tamper
- karıştırmak
- monkey around with
- karıştırmak
- poke up
- karıştırmak
- tamper with
- karıştırmak
- {f} interlace
- karıştırmak
- {f} inweave
- karıştırmak
- disarrenge
- karıştırmak
- {f} tumble
- karıştırmak
- {f} intermingle
- karıştırmak
- {f} interlard
- karıştırmak
- {f} involve
I didn't mean to involve you.
- Seni karıştırmak istemedim.
I didn't want to involve Tom.
- Tom'u karıştırmak istemiyordum.
- karıştırmak
- mess up
- karıştırmak
- {f} snarl
- karıştırmak
- embrangle
- karıştırmak
- scramble together
- karıştırmak
- {f} meld
- karıştırmak
- scramble up
- karıştırmak
- intersperse
- karıştırmak
- {f} intermix
- karıştırmak
- {f} unsettle
- karıştırmak
- mess smth. about
- karıştırmak
- {f} tangle
- karıştırmak
- {f} foul
- kokteyl karıştırma kabı
- shaker
- malt karıştırma küreği
- rudder
- tarihini karıştırma
- anachronism
- şaşırtma, müdahale, karıştırma ve sızma
- (Askeri) meaconing, interference, jamming, and intrusion