karışık

listen to the pronunciation of karışık
Türkçe - İngilizce
mixed

She gave him mixed signals. - O, ona karışık sinyaller verdi.

Our feelings towards him are mixed. - Ona karşı duygularımız karışık.

complicated

The writing style is much less complicated in this article. - Yazı şekli bu makalede çok daha az karışık.

It isn't complicated at all. - Hiç de karışık değil.

complex

Things are always more complex than we think. - Olaylar hep düşündüğümüzden daha karışık.

adulterated
hybrid
blended
confused

Tom is completely confused. - Tom tamamen kafası karışık.

They are confused, aren't they? - Onların kafası karışık, değil mi?

combined
chequered
hugger mugger
knotted
inexplicit
intricate
complicated; complex
knotty
disconcerted
deep
calico
disorganized
compound
mixed; complicated, complex, convoluted; indiscriminate; entangled; intricate; confused, confusing; untidy, disorderly; adulterated
disordered
inextricable
composite
assorted
adulterated, not pure
confused, disorganized, jumbled
disorderly
mixed; assorted, miscellaneous; heterogeneous; motley
(someone) who deals with the jinn
{s} kinky
{s} involved

I never wanted you to get involved in this mess. - Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.

{s} promiscuous
nebulous
muddle
unsettled
muddled
cluttered
(Bilgisayar) blends
confusing

We tried to figure out the problem our professor had given us, but it seemed confusing. - Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.

dubious
untidy
circuitous
enigmatic
tumultuous
indiscriminate
crabbed
convoluted
impure
garbled
disconnected
unclear
intricacy
troublous
turbulent
ıntricate
perplexed
(Tıp) furrow
unsized
out of square
bunt
neapolitan
convolute
screwy
{s} obscure
{s} mazy
{s} woolly
{s} turbid
halfandhalf
{s} medley
karışık
jumble
karışık turşu çin
chowchow
karışık dilde söylenmiş manzume
mixed language spoken in the poem
karışık sözlü kimse
Nobody mixed oral
karışık yataklı iyon değiştirici
(Mühendislik) mixed bed ion exchanger; mixed bed exchanger
karışık bir halde
hugger mugger
karışık dokumak
inweave
karışık dokunmuş
inwrought
karışık durum
riptide
karışık durum
troubled waters
karışık durum
Mickey Mouse
karışık duygular
mixed feelings
karışık duygular besleyen
ambivalent
karışık hisler
mixed feelings
karışık iplik
blended yarn, mixed yarn
karışık ismi fail
(Konuşma Dili) complicated matter
karışık içerik
(Bilgisayar) mixed content
karışık
imbroglio
karışık
complicated matter
karışık işler
wheels within wheels
karışık konuşmak
to speak incoherently or contradictorily
karışık kristal
mixed crystal
karışık kumaş
blended fabric, union
karışık olarak
mazily
karışık olmayan
uncomplicated
karışık renkli alacalı
skewbald
karışık renkli alacalı at
skewbald
karışık renkli kumaş
heather mixture
karışık renkli yapmak
diaper
karışık saç
shock
karışık saç
tangled hair
karışık saç
thatch
karışık saç
mop
karışık ses
hubble-bubble
karışık taban
mixed radix
karışık turşu
(çin) chowchow
karışık turşu
piccalilli
karışık usare
mixed juice
karışık ve işletmeye özel sandviç
club sandwich
karışık yemek
mess
karışık çekmece
glory hole
karışık çiftler
mixed doubles
karışık şey
farrago
karışık şey
olio
karışık şey
hash
karışık şey
melange
karışık şey
muddle
karışık şey
complex
karışık şey
tangled thing
karışık şey
mess
karışık şey
hodge podge
karma karışık
chaotic
kafası karışık
confused
kafası karışık
woozy
kafası karışık
fey
kafası karışık olma
mental wooliness
kafası karışık olma
mental woolliness
karla karışık yağmur
sleet
zihni karışık
groggy
aklı karışık
confused
mezcolunmuş; karıştırılmış; karışık
mezcolunmuş, mixed, mixed
arapça ve farsça ile karışık hintçe
Hindustani
bilmece gibi karışık
enigmata
hakaretle karışık iltifat
backhanded compliment
hikâyenin karışık noktası
nodus
korkuyla karışık bir saygı duymak
stand in awe of
kuvvetlice karışık tip
(Askeri) strongly mixed-type
kısmen karışık tip
(Askeri) partially mixed-type
saygı ile karışık
reverential
saygıyla karışık korku
awe
uzakdoğuda konuşulan ıngilizce ile karışık dil
pidgin English
yarım kilo karışık çikolata rica ediyorum
I would like one pound of assorted chocolates
ıbranice ile karışık alman lehçesi
Yiddish
şakayla karışık laf çaktıran
pawky
Türkçe - Türkçe
Aynı nitelikteki şeylerden oluşmuş
Saf olmayan
Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan: "Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın."- P. Safa
Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan
Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan
Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan: "Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık dolambaçlı işten!"- N. Cumalı
Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız
Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan
karanlık
mağşuş
(Osmanlı Dönemi) ŞEMİT
dolaşık
karışık