The patrol cars cover the whole of the area.
- Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
The sea covers nearly three-fourths of the earth's surface.
- Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.
The patrol cars cover the whole of the area.
- Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
The insurance covers everything here.
- Sigorta buradaki her şeyi kapsar.
Tom is no longer covered by his parents' health insurance.
- Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.
Accidental damage isn't covered by the warranty.
- Kaza hasarları garanti kapsamında değildir.