kapalı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- closed
The hotel remains closed during the winter.
- Otel kış boyunca kapalı kalır.
He listened to the music with his eyes closed.
- Gözleri kapalı müzik dinledi.
- off
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
Make sure that the lights are turned off before you leave.
- Çıkmadan önce, ışıkların kapalı olduğundan emin olun.
- shut
Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.
- Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
Tom kept his mouth shut.
- Tom ağzını kapalı tuttu.
- close
The road to Nagano is closed to traffic.
- Nagano'ya giden yol trafiğe kapalı.
The gate is closed all the year round.
- Kapı tüm yıl boyunca kapalı.
- closed, shut; (radyo vb.) off; blocked; covered; secret; obscure; secluded; introverted; (hava) overcast, muggy; (havasız) close
- covered, roofed (market, inner courtyard)
- grey
- enclosed
- sealed
Don't worry. My lips are sealed.
- Endişe etme. Dudaklarım kapalı.
Tom's birth records are sealed.
- Tom'un doğum kayıtları kapalı.
- murky
- blocked (road, passage)
- secret (meeting)
- skyless
- cloudy
- impenetrable
- muggy
- secluded
- gray
- unopened
- shut, closed; covered
- indoor
I prefer spending time indoors.
- Ben kapalı yerde vakit geçirmeyi tercih ederim.
Elliptical bicycles are a good option for exercising indoors.
- Eliptik bisikletler, kapalı alanda egzersiz yapmak için iyi bir seçenektir.
- covered
- overcast
The sky is overcast today.
- Gökyüzü bugün kapalı.
- privy
- sable
- cloistered
- sullen
- backhanded
- overcast (sky)
- indirect, oblique (words)
- cloudily
- shutdown
- (Ticaret) blocked
That street is blocked because of the works.
- O cadde çalışma nedeniyle kapalı.
- stowed
- (Bilgisayar) on hook
- implicit
- down
- (Bilgisayar) off line
- (Bilgisayar) collapsed
- (Bilgisayar) offline
- (Gıda) implicit function
- (Bilgisayar) turned off
Make sure that the lights are turned off before you leave.
- Çıkmadan önce, ışıkların kapalı olduğundan emin olun.
His cell phone was turned off.
- Cep telefonu kapalıydı.
- introverted
- (Askeri) converge
- secret
- nebulous
- crypto
- cryptic
- {i} inclose
- confined
- obscure
- closed to
The store will be closed tomorrow.
- Mağaza yarın kapalı olacak.
The road to Nagano is closed to traffic.
- Nagano'ya giden yol trafiğe kapalı.
- power off
- starless
- impervious
- kapalı yüzme havuzu
- indoor swimming pool
- kapalı gişe
- sell-out
- kapalı alan
- Covered area
- kapalı havza
- closed basin
- kapalı kalmak
- to remain closed
- kapalı kayıt
- (Kanun) Closed record
- kapalı oturum
- closed session
- kapalı altyordam
- closed subroutine
- kapalı ama kilitlenmemiş
- on the latch
- kapalı anlamı bulmak
- (Konuşma Dili) read between the lines
- kapalı araba
- hardtop
- kapalı celse
- closed session, executive session
- kapalı deniz
- inland sea, epicontinental sea
- kapalı devre
- stopper circuit
- kapalı devre televizyon
- (Askeri) closed circuit television
- kapalı diplomasi
- (Hukuk) closed diplomacy
- kapalı dren
- closed drain
- kapalı drenaj
- subdrainage
- kapalı duruşma
- closed hearing
- kapalı dükkâna kira vermek
- slang 1. to betroth one's son to a girl. 2. to get engaged to a girl
- kapalı far
- sealed beam headlight
- kapalı geçit
- cloister
- kapalı geçmek
- not to bring (something) up (during a discussion)
- kapalı gişe
- house full
- kapalı gişe
- full house
- kapalı gişe
- sellout
- kapalı gişe oynamak
- to play to a full house
- kapalı gişe oyun
- bumper house
- kapalı göze
- closed cell
- kapalı hava
- pall
- kapalı hava
- overcast sky
- kapalı havza geog
- interior basin
- kapalı hece
- closed syllable
- kapalı hece gram
- closed syllable, syllable ending in a consonant
- kapalı hücre
- closed cell
- kapalı işletme
- closed shop
- kapalı kalp ameliyatı
- closed-heart surgery
- kapalı kanal
- duct
- kapalı kutu
- closed book
- kapalı kutu
- a dark horse
- kapalı kutu
- 1. inscrutable person. 2. thing that one knows very little about
- kapalı küme
- closed set
- kapalı kütük
- closed file
- kapalı liman
- sheltered harbor
- kapalı otopark
- parking garage
- kapalı oturum
- (Hukuk) (gizli) in camera
- kapalı oturum
- closed session, executive session
- kapalı pazar yeri
- covered market
- kapalı rastık
- covered smut
- kapalı sezon
- close season
- kapalı sezon
- close time
- kapalı spor salonu
- xystus
- kapalı sözler
- hints, innuendoes
- kapalı tribün
- grandstand
- kapalı tribün
- covered grandstand
- kapalı ve yarı kapalı denizler
- (Hukuk) enclosed and semi-enclosed seas
- kapalı yatak
- closed bearing
- kapalı yer korkusu
- claustrophobia
- kapalı yetişmek
- to be brought up without having much contact with other people
- kapalı yol
- closed path
- kapalı yüzey
- closed surface
- kapalı zarf usulü
- ile by sealed tender
- kapalı zarf usulüyle
- by sealed tender
- kapalı çarşı
- covered market
- kapalı çerçeve
- closed frame
- kapalı çevrim
- closed cycle
- kapalı ünlü
- (Dilbilim) closed vowel
- kapağı kapalı ve ağır ateşte pişirmek
- stew
- kapak kapalı
- (Bilgisayar) door closed
- kazanı kapalı kaynamak
- to keep one's affairs to oneself
- (telefon) kapalı
- on-hook
- giden aramalara kapalı
- (Bilgisayar,Teknik) outgoing calls barred
- gösterge kapalı
- (Bilgisayar) indicator off
- havuz (kapalı)
- baths
- hayat üstü kapalı
- veranda
- kapalı alan
- closed space
- sunucu kapalı
- (Bilgisayar) server down
- tamamen kapalı
- (Bilgisayar) fully enclosed
- telefon kapalı
- (Bilgisayar) on-hook
- kapalı alan
- closed area
- genellikle üstü kapalı pazar yeri
- often implicit in the market
- üstü kapalı
- (deyim) Not clearly expressed; inexplicit. Not clear in meaning or application
- alarm açık/kapalı
- (Bilgisayar) alarm on/off
- basit kapalı eğri
- (Matematik) simple closed curve
- cebirsel kapalı cisim
- (Matematik) algebraically closed field
- cevap açık/kapalı
- (Bilgisayar) answer on/off
- halka kapalı
- private
- halka kapalı
- non-public
- kontak kapalı
- (Otomotiv) engine off
- mağazalar saat ikiden sonra kapalı
- The shops are closed after two p.m
- motor çalışması açık veya kapalı
- (Askeri) engine running on or offload
- resimli tarafı kapalı olarak
- (iskambil kâğıdı) facedown
- sıkıca kapalı
- tightly closed
- sımsıkı kapalı
- hermetic
- yarı kapalı
- semiclosed
- yol kapalı
- Road closed
- öğle yemeği için kapalı
- Closed for lunch
- üstü kapalı
- by implication
- üstü kapalı
- covert, veiled; obscure
- üstü kapalı
- sous entendu
- üstü kapalı balkon
- piazza
- üstü kapalı bir biçimde son verme
- (Hukuk) tacit abrogation
- üstü kapalı kabullenme
- (Hukuk) tacit acquiescence
- üstü kapalı konuşmak
- riddle
- üstü kapalı olarak
- implicitly
- üstü kapalı olarak
- insinuatingly
- üstü kapalı söylemek
- hint
- üstü kapalı söylemek
- intimate
- üstü kapalı söylemek
- to hint
- üstü kapalı söylemek
- allude
- üstü kapalı söylenen şey
- sous entendu
- üstü kapalı söz
- innuendo
- üstü kapalı söz
- hint
- üstü kapalı söz
- insinuation
- üstü kapalı tanıma
- (Hukuk) implied recognition
- üstü kapalı yetkiler
- (Hukuk) implied powers