kapılı

listen to the pronunciation of kapılı
Türkçe - İngilizce
ported
past of port
- A term used in speaker box design The air in the box is connected to the air outside via a tube called a port Ported boxes can give good bass reproduction
Having gates
A type of bass reflex enclosure design that utilizes a hole, or port, to improve the low-frequency response (e g , In most cases a ported enclosure will thump harder than a sealed box, but not over as wide a range of frequencies )
If the port length and diameter is correctly matched to the box volume and subwoofer's characteristics it will greatly increase efficiency and a good ported box offers lower distortion
kapı
{i} door

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

Knock on the door before entering the room. - Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.

kapı
gateway

This pass is a gateway to India. - Bu geçiş Hindistan için bir kapıdır.

Education is a gateway to success. - Eğitim başarı için bir kapıdır.

kapı
{i} gate

Will you take me to the gate? - Beni kapıya götürür müsün?

He commanded me to shut the gate. - O, bana kapıyı kapatmamı emretti.

kapılı bacalı complete, finished, ready
for use (house, apartment)
kapı
opening

Tom seemed to be having trouble opening the door. - Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.

Would you mind my opening the door? - Kapıyı açabilir miyim?

kapı
door; gate; possibility; employment, place of employment; cause (for expenditure); (tavlada) point
edilgen iki kapılı devre
(Bilgisayar,Teknik) passive four terminal network
kapı
(Ticaret) employment
kapı
terminal pair
kapı
terminal port
kapı
head

Tom headed toward the door. - Tom kapıya doğru yöneldi.

Tom immediately headed for the door. - Tom hemen kapıya yöneldi.

kapı
point

Tom pointed to the back door. - Tom arka kapıyı işaret etti.

Tom snapped his fingers and pointed to the door. - Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

kapı
entrance

Because the entrance was locked, we couldn't enter the house. - Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.

kapı
in door
kapı
the door

The boy hid behind the door. - Çocuk, kapının arkasına saklandı.

He thrust the door open and marched in. - Kapıyı iterek açtı ve içeri yürüdü.

kapı
the gate

Someone is standing at the gate. - Birisi kapıda duruyor.

Two soldiers kept guard at the gate. - İki asker kapıda nöbet tuttu.

dengeli iki-kapılı devre
(Bilgisayar) balanced two-port network
dört kapılı
four door
dört kapılı bir araba kiralamak istiyorum
I'd like to rent a four door car
kapı
formerly government office
kapı
port

The researchers use the portal to enter into a different part of the universe. - Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

I had the porter carry my luggage to my room. - Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.

kapı
portal

The researchers use the portal to enter into a different part of the universe. - Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

kapı
backgammon a point
kapı
(Hukuk) point, gateway
kapı
entry
kapı
hatchway
kapı
portals
tek kapılı
two door
tek kapılı bir araba kiralamak istiyorum
I'd like to rent a two door car
Türkçe - Türkçe
Bir işte çalışan; özellikle resmî bir işte çalışan
Kapısı olan
Kapı
bab
Kapı
bap
Kapı
aan
Kapı
(Osmanlı Dönemi) BÂB
Kapı
ank
kapı
İki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer
kapı
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat: "Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı."- S. F. Abasıyanık
kapı
Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân: "Onların başvuracağı her kapıya gitmiş."- S. F. Abasıyanık
kapı
Ev gezmesi için gidilen yer
kapı
Devlet dairesi
kapı
Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı
kapı
Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân
kapı
Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat
kapı
Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olan yer
kapı
Gidere yol açan ihtiyaç
kapı
Tavla oyununda pul dizilen yer
kapılı