kanepe

listen to the pronunciation of kanepe
Türkçe - İngilizce
sofa

Tom is lying on the sofa watching TV. - Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.

The cushions on the sofa don't match those on the armchairs. - Kanepedeki minderler koltuklardakilerle eşleşmiyor.

couch

I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it. - Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.

Tom likes to rest on the couch after a long day. - Tom, uzun bir günün ardından kanepede dinlenmeyi seviyor.

davenport

Tom curled up on the davenport. - Tom kanepede kıvrılmıştı.

ottoman
studio couch
sofa bed
canape
sofa, settee, couch; canapé
lounge
settee
couch, sofa, settee
couches
to couch
chesterfield
kanepe kılıfı
slipcover
kanepe tespit parçası
body fixing plate
kabarık kanepe
chesterfield
iki kişilik kanepe
love seat
Türkçe - Türkçe
Genellikle çay ve kokteyler için hazırlanan, peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek
üzeri peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek
Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat: "Kanepe ile koltuklardan ikisini indirir, aşağıya çekidüzen veririz."- R. H. Karay
çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, suçuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek
Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
makat
kanepe