You can rely on his proven ability.
- Onun kanıtlanmış yeteneğine güvenebilirsin.
Is that scientifically proven?
- O, bilimsel olarak kanıtlanmış mı?
I can attest to everything she just said.
- Onun şimdi söylediği her şeyi kanıtlayabilirim.
I will attest that I did not hear that.
- Bunu duymadığımı kanıtlayacağım.
The news proved to be true.
- Bu haberin doğru olduğunu kanıtladı.
Battle's never proven peace.
- Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
Tom is a convicted murderer.
- Tom suçu kanıtlanmış bir katil.
Tom is a convicted bank robber.
- Tom suçu kanıtlanmış bir banka soyguncusu.