kamu

listen to the pronunciation of kamu
Türkçe - İngilizce
public

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

Hackers find new ways of infiltrating private or public networks. - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

civil

He entered civil service 20 years ago right after college. - 20 yıl önce,kolejin hemen adından kamu hizmetine girdi.

general public

My professor sneers at science books for the general public. - Benim profesör kamu için yazılan bilim kitaplarını küçümsüyor.

community

He was sentenced to community service. - O kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.

Tom was sentenced to probation and community service. - Tom, şartlı tahliye ve kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.

the people
archaic everybody; everything
archaic all, the whole
the public, the people; public, civil
public opinion

The balance of public opinion remains in his favor. - Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.

A public opinion study was made in 1937. - 1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.

the public

What matters is the way the public perceives you. - Önemli olan, kamuoyunun sizi nasıl algıladığıdır.

The public has the right to know. - Kamu bilme hakkına sahip.

kamu hizmetleri
utilities

You have to pay for utilities. - Kamu hizmetleri için ödeme yapmak zorundasın.

We expect rapid growth of the utilities sector. - Kamu hizmetleri sektörünün hızla büyümesini bekliyoruz.

kamu hakları
civil rights
kamu politikası
(Hukuk) public policy
kamu hizmeti
utility
kamu kuruluşları
utilities
kamu alanları
public spaces
kamu alanı
public domain
kamu bankası
(Ticaret) public bank
kamu borçları
(Politika, Siyaset) national debt
kamu davası
(Kanun) criminal case
kamu denetçisi
(Politika, Siyaset) ombudsman
kamu geliri
public revenue
kamu görevi
(Askeri) public service
kamu hakemi
ombudsman
kamu hizmeti
(Kanun,Politika, Siyaset) civil service
kamu ihalesi
public contract
kamu ihalesi
(Ticaret) public procurement
kamu işleri
(Ticaret) community affairs
kamu işleri
(Askeri) public works
kamu katılımı
(Politika, Siyaset) public participation
kamu konutları
public housing
kamu kredisi
(Ticaret) government credit
kamu kredisi
(Ticaret) public credit
kamu kuruluşu
(Ticaret) public institute
kamu kuruluşu
public enterprise
kamu kuruluşu
(Ticaret) public body
kamu kurumları
public enterprises
kamu kurumu
(Ticaret) public establishment
kamu kurumu
(Kanun) public institution
kamu kurumu
(Ticaret) public institute
kamu maliyesi
(Politika, Siyaset) fiscal
kamu malı
public property
kamu malı
(Ticaret) public good
kamu malı
the public domain
kamu menfaati
(Ticaret) public interest
kamu mimarisi
public architecture
kamu mülkü
(Ticaret) public domain
kamu oyu
(Politika, Siyaset,Ticaret) public opinion
kamu sağlığı
preventive medicine
kamu sektörü
(Ticaret) government sector
kamu sektörü
(Ticaret) state sector
kamu tesisi
(Askeri) public utility
kamu vicdanı
sense of community
kamu yapıları
public buildings
kamu yararı
(Ticaret) general interest
kamu yardımı
public relief
kamu yatırımı
(Ticaret) public investment
kamu yönetimi
local government
kamu çalışanı
(Politika, Siyaset) public official
kamu çalışanı
(Politika, Siyaset) public officer
kamu çalışanı
(Politika, Siyaset) public servant
kamu çıkarı
(Politika, Siyaset) public-interest
kamu-özel
(Ticaret) public-private
kamu yararı
commonwealth
kamu görevi
public office
kamu hizmetleri
Public service, public utility, utility
kamu iktisadi teşebbüsleri
State Economic Enterprises
kamu iktisadi teşekkülü
Public economic enterprise
kamu kuruluşları
public institutions
kamu kurumu
Public office
kamu personeli seçme sınavı
public personnel selection exam
kamu yönetimi
(İdari Yönetim) Public Administration
kamu şirketi
public company
kamu alacakları
public claims
kamu arazisi
public domain
kamu bankaları
(Hukuk) state-controlled banks
kamu bütçesi
capital budget
kamu düzeni
public order, the peace
kamu düzeni
public order, public safety
kamu düzenini bozmak
disturb the peace
kamu dışı
non-public
kamu ekonomisi
public economy
kamu fonları
(Hukuk) public funds
kamu gelirleri
public revenue
kamu gideri
public expenditure
kamu girişimi
(Politika, Siyaset) public initiative
kamu görevlisi
public servant

Tom was a public servant. - Tom bir kamu görevlisiydi.

kamu güvenliği
(Hukuk) public security
kamu hizmeti
a public service, a service that benefits the public generally
kamu hizmeti
public utility
kamu hizmeti
public service

Tom devoted his whole life to public service. - Tom bütün hayatını kamu hizmetine adadı.

kamu hizmeti birliği
public utility corporation
kamu hukuku
civil law
kamu hukuku sözleşmesi, kamu hukukuna tâbi sözleşme
(Hukuk) contract governed by public law
kamu idaresi
(Politika, Siyaset) public agency
kamu idaresindeki müdahale birimleri
(Hukuk) state directed intervention bodies
kamu ihale kanunu
(Hukuk) public procurement law
kamu iktisadi teşekkülleri
(Hukuk) state economic enterprises
kamu işleri
public affairs
kamu işletmesi
(Hukuk) public undertaking
kamu işletmesi
(Politika, Siyaset) public corporation
kamu işçileri
workers in state enterprises
kamu kesimi maliyeti
(Hukuk) public sector finances
kamu kesimi/sektörü
the public sector
kamu kuruluşu
public corporation
kamu kuruluşu
public utility company
kamu makamı
(Politika, Siyaset) public authority
kamu maksadı
(Ticaret) municipal purpose
kamu maliyesi
(Hukuk) public finance
kamu malı
public domain
kamu mülkiyeti
pblic property
kamu mülkiyeti
(Politika, Siyaset) government ownership
kamu mülkiyeti
(Politika, Siyaset) state ownership
kamu personeli
civil servants
kamu personeli
civil servant
kamu satın almaları
(Hukuk) public procurement
kamu sağlık hizmeti
(Askeri) Public Health Service
kamu sicili
(Politika, Siyaset) public register
kamu suçu
(Kanun) crimen
kamu suçu
(Latin) delictum publicum
kamu yapısı
public building
kamu yararı
the public interest
kamu yararı
public welfare
kamu yararı
commonweal
kamu yararı
public interest
kamu yararına
for the public weal
kamu yararını düşünen
public minded
kamu yararını düşünen
public spirited
kamu yararını düşünen kimse
public spirited person
kamu yararını gözeten politika
public policy
kamu yönetimi
1. the administrative activities of a government. 2. local government
kamu özel
public private
kamu şirketi
(Ticaret) public limited company
kamu şirketi
publicity-owned corporation
kamu şirketleri
(Hukuk) state-owned utilities
kalkınma için kamu yardımı
(Hukuk) public aid for development
Kamu hizmeti
public life
Avrupa Kamu İktisadi Teşebbüsleri Merkezi
(Hukuk) European Centre of Public Enterprises
Avrupa kamu hukuku
(Hukuk) European public law
Birleşik Devletler Kamu Sağlığı Dairesi
(Askeri) United States Public Health Service
Uluslar arası Kamu İşçileri Konfederasyonu
(Hukuk) International Public Employees Confederation
bütçe dışı kamu harcaması
(Hukuk) non-budgetary public spending
devletin kamu gücü
(Hukuk) jure imperii
devletin kamu hizmetlerine ilişkin yetkisi
(Hukuk) public services competence
devletler arası kamu hukuku
(Hukuk) international public law
dış kamu hukuku
(Hukuk) international public law
insani kamu yardımı
(Askeri) humanitarian and civic assistance
kamu kurumu
(Mukavele) community body
orta vadeli sürdürülebilir kamu sermayeleri için sağlam bir temel
(Hukuk) a solid basis for sustainable public finances in the medium term
safha hattı; kamu hukuku
(Askeri) phase line; public law
sivil kamu hizmetleri
civil service
sivil, kamu
(Askeri) civilian
sürdürülebilir kamu finansmanları
(Hukuk) sustainable public finances
telafi edici kamu harcaması
(Ticaret) compensatory spending
telafi edici kamu harcaması
(Ticaret) pump priming
telafi edici kamu harcaması
(Ticaret) deficit spending
yetkili kamu kurumları
(Politika, Siyaset) public authority
yetkili kamu muhasebecisi
(Ticaret) senior accountant
örgütlenmiş kamu otoritesi
(Hukuk) government in exile
İngilizce - İngilizce

kamu teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kamu hizmeti
Public service
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Amme, halk
(Osmanlı Dönemi) (Kamuğ) t. Hep, bütün, tamamen
Bir ülkedeki halkın bütünü
Hep, bütün: "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize."- Yunus Emre
Hep, bütün
Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme: "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş."- H. Taner
Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
(Hukuk) AMME
Kamu İktisadî Teşebbüsü
Kamu İktisadî Teşebbüsü (KİT) kavramı devletten devlete değişmekle birlikte, genel olarak kamusal kaynakları kullanmak yoluyla ekonomik alanda faaliyet gösteren Devlet Kuruluşlarnı ifade eder
kamu alanı
Public arena
kamu davası
Kamu davası, eski dilde devletin kovuşturması da denilen; ceza yargılanmasının gerçekleşebilmesi için suç isnadının yargı makamlarına getirilmesi manasını taşır

Polis şikâyetçi olunca, savcı otomatik olarak harekete geçer, kamu davası açılır.- Ç. Altan.

kamu hizmetleri
Kamu yani halk için verilen hizmetler
kamu yönetimi
Devletin yönetim faaliyetlerinin faydalı ve verimli bir biçimde düzenlenmesiyle uğraşan bilim dalı, kamu idaresi, amme idaresi
kamu davası
Kamu adına savcının açtığı dava, amme davası
kamu denetçisi
Parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum
kamu düzeni
Bütün toplumu ilgilendiren düzen
kamu güvenliği
Bir devlette zabıta hizmetleriyle halka sağlanan can ve mal güvenliği
kamu hizmeti
Devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından halkın genel ve ortak ihtiyaçlarının karşılanması
kamu hukuku
Devlet ile kişi arasında karşılıklı olarak hak ve ödevleri düzenleyen hukuk kolu, amme hukuku
kamu idaresi
Kamu yönetimi
kamu kesimi
Devlet eliyle yürütülen ekonomik işlerin bütünü, kamu sektörü
kamu kurumu
Belirli kamu hizmetlerini yerine getirmek amacıyla oluşturulan kamu tüzel kişisi
kamu personeli
Devlet hizmetinde çalışan kişiler
kamu sağlığı
Bir toplumda büyük halk kitlelerinin sağlık koşulları açısından içinde bulunduğu durum
kamu sektörü
Kamu kesimi
kamu tanrıcı
Tüm tanrıcı, panteist
kamu tanrıcılık
Tüm tanrıcılık, panteizm
kamu yararı
Devletin ihtiyaçlarına cevap veren ve bu ihtiyaçları karşılayan, devlete yarar sağlayan değerler bütünü
Kamu yönetimi
bürokrasi
Kamu yönetimi
amme idaresi
kamu