kamp

listen to the pronunciation of kamp
Türkçe - İngilizce
camp

I went camping with my family. - Ben ailemle birlikte kampa gittim.

You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest. - Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.

camping

I went camping with my family. - Ben ailemle birlikte kampa gittim.

I went camping last summer. - Geçen yaz kampa gittim.

camp; camping
summer camp (for children or youth)
hutment
training camp

With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp. - Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.

I ran away from the training camp. - Eğitim kampından kaçtım.

encampment
campground

Sami was at a fisherman's campground. - Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.

This is a nice-looking campground. - Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.

cage
camped out
camp site
encampments
encamp

One gypsy family with their caravan was encamped. - Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.

kamp ateşi
campfire

Tom sat down on the log in front of the campfire. - Tom kamp ateşinin önündeki kütüğe oturdu.

They sat at their campfires at night. - Gece kamp ateşinde oturdular.

kamp yapma
camping

Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone. - Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.

My father suggested that we should go camping. - Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.

kamp alanı
campground

This is a nice-looking campground. - Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.

kamp alanında duş var mı
Are there showers on site
kamp alanında elektrik prizi var mı
Are there electrical outlets on site
kamp alanında yemek pişirme tesisleri var mı
Are there cooking facilities on site
kamp alanında çamaşırhane var mı
Are there laundry facilities on site
kamp alanında çöp bidonu var mı
Are there trash cans on site
kamp arabası
camper
kamp bölgesi
campsite

The campsite isn't accessible by road. - Kamp bölgesi karayoluyla ulaşılabilir değil.

kamp bölgesi
camping site
kamp giysisi
duffle
kamp giysisi
duffel
kamp kurmak
to pitch camp
kamp kurmak
encamp
kamp kurmak
camp

This looks like a good spot to camp. - Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.

We'll have to camp out if we can't find a place to stay. - Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.

kamp kurmak
a) to pitch a camp, to set up a camp, to camp b) to encamp
kamp sahası
campground
kamp torbası
duffle bag
kamp yapan kimse
camper
kamp yapmak
camp

Both Tom and Mary like camping. - Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.

Tom and Mary both like camping. - Tom ve Mary ikisi de kamp yapmaktan hoşlanıyor.

kamp yapmak
to camp
kamp yapılmaz
No camping
kamp yatağı
camp bed
kamp yeri
campsite

Tom returned to the campsite. - Tom kamp yerine döndü.

The campsite was totally deserted. - Kamp yeri tamamen terk edilmişti.

kamp yeri
camping site
kamp yeri
campsite, campground
kamp yeri
campground

Sami was at a fisherman's campground. - Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.

There are three campgrounds in this area. - Bu alanda üç tane kamp yeri var.

kamp yeri
camping ground
(ordu) kamp kurmak
(Askeri) encamp
arabalarla çevrili kamp yeri
laager
burada kamp yapabilir miyiz
May we camp out here
buraya yakın kamp bölgesi var mı
Is there a campsite nearby
susuz kamp
(Askeri) dry camp
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Esirler karargâhı
(Osmanlı Dönemi) Karargâh. Kırda asker, izci veya talebelerin kurdukları karargâh
Çadır veya baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri: "Beni öyle bir dinlenme kampına alsınlar ki, kapıdan girerken kimlik kartımla birlikte kişiliğimi de kapıda bırakayım."- H. Taner
Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk: "Sırasında ayrı siyasi kamplarda birbirlerinin karşısına çıksalar da, düşman görmezler birbirlerini."- N. Cumalı
çadır, baraka gibi eğreti yapılardan oluşturulan konak yeri
Bu yerde konaklama
Kurum ve kuruluşlarda çalışanların dinlenmek, eğlenmek için gittikleri konaklama yeri
Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk
Tutsakların veya siyasi sürgünlerin toplanıldığı yer
Çadır veya baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri