We camped there over the holiday.
- Tatil boyunca orada kamp yaptık.
I went camping last summer.
- Geçen yaz kampa gittim.
My father suggested that we go camping.
- Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
I went camping last summer.
- Geçen yaz kampa gittim.
I ran away from the training camp.
- Eğitim kampından kaçtım.
With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
- Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
This is a nice-looking campground.
- Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.
There are three campgrounds in this area.
- Bu alanda üç tane kamp yeri var.
One gypsy family with their caravan was encamped.
- Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.
Tom was singing with the children sitting around the campfire.
- Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.
They sat at their campfires at night.
- Gece kamp ateşinde oturdular.
My father suggested that we should go camping.
- Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much.
- Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.
This is a nice-looking campground.
- Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.
The campsite isn't accessible by road.
- Kamp bölgesi karayoluyla ulaşılabilir değil.
This looks like a good spot to camp.
- Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
- Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
Camping is impossible where there is no water.
- Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.
Camping so near the river isn't a good idea.
- Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.
Tom returned to the campsite.
- Tom kamp yerine döndü.
The campsite was totally deserted.
- Kamp yeri tamamen terk edilmişti.
There are three campgrounds in this area.
- Bu alanda üç tane kamp yeri var.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.