The life preserver must be made of high quality materials.
- Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
Do you have better quality ones?
- Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
Tom does quality work.
- Tom kaliteli iş yapar.
Mary was wearing a vintage skirt and a wool hat.
- Mary, kaliteli bir etek ve yün bir şapka giyiyordu.
I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
- Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
- Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
The quality of higher education must answer to the highest international standards.
- Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
What is the quality of the water that the Palestinians drink in the occupied territories?
- Filistinlilerin işgal altındaki topraklarda içtiği suyun kalitesi nedir?
Many people around the world don't have access to good quality water.
- Dünyadaki birçok insanın iyi kalitede suya erişimi yok.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- Bu makineler, özellikle yüksek kaliteli işçilik ile ayırt edilir.