kalanlar

listen to the pronunciation of kalanlar
Türkçe - İngilizce
remains
leavings
leftovers

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

rest

You can have the rest. - Kalanları alabilirsiniz.

Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks. - Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.

kalan
rest

Where are the rest of the files? - Dosyaların geri kalanı nerede?

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalan
left

There was only a little milk left in the bottle. - Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

The fingerprints left on the weapon match the suspect's. - Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

kalan
over

I drank the milk that was left over from breakfast. - Kahvaltıdan kalan sütü içtim.

There was a lot of food left over from the party. - Partiden arta kalan birçok yemek vardı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

You oughtn't to go out with the little boy remaining alone. - Yalnız kalan küçük çocukla dışarı çıkmamalısın.

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Tom ate the leftover pizza for breakfast. - Tom kahvaltı için kalan pizayı yedi.

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Tom has three surviving children. - Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

kalan
the remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
from left
arkada kalanlar
those left behind (by one who has died or departed)
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
sağ kalanlar
the survivors
sonlu kalanlar denklemi
(Matematik,Teknik) finite difference equation
sonlu kalanlar eşitliği
finite difference equation
İngilizce - İngilizce

kalanlar teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kalan
The sea otter